to give birth; to produce young

listen to the pronunciation of to give birth; to produce young
الإنجليزية - التركية

تعريف to give birth; to produce young في الإنجليزية التركية القاموس.

child
{i} evlat

Bu çocuk evlat edinildi. - This child has been adopted.

Tom ve Mary üç çocuğu evlat edindiler. - Tom and Mary adopted three children.

child
çocuk

Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi. - It seems that the children will have to sleep on the floor.

Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir. - It is dangerous for children to play in the street.

child
{i} küçük

Ağ televizyonda kullanılan saygısız dil küçük çocuklu ebeveynlerin kabloluya abone olmayı istememelerine sebep oluyor. - The profane language used on network television makes many parents with young children not want to subscribe to cable.

ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir. - According to the CRC, all people under 18 are considered to be children.

child
{i} velet
child
{i} ürün

Bu ürünü çocukların erişemeyeceği bir yerde saklayın. - Keep this product out of children's reach.

child
bala
child
ufaklık
child
(Bilgisayar) ast

Ben çocukken, bir astronot olmak istiyordum. - When I was a child, I wanted to be an astronaut.

Kızım, bir çocuk olarak, sıklıkla astım atakları geçirdi. - My daughter, as a child, often suffered from asthma attacks.

child
(Bilgisayar) bağımlı

Çocuklarınızın televizyon bağımlısı olmasına izin vermeyin. - Don't let your children become couch potatoes.

Bu eski çocuk oyuncu daha sonra bir uyuşturucu bağımlısı oldu. - This former child actor later became a drug addict.

child
bızdık
child
toy
child
çaylak
child
sonuç

Sami'nin bir çocukla sonuçlanan bir ilişkisi vardı. - Sami had a relationship that resulted in a child.

Sonuçta o hâlâ bir çocuk. - She's still a child after all.

child
{i} çocuk; bebek
child
(Tıp) (children). Çocuk
child
{ç} chil.dren (çîl'drın)
الإنجليزية - الإنجليزية
child
to give birth; to produce young
المفضلات