From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined.
 - Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.
These books have defined and shaped our culture.
 - Bu kitaplar kültürümüzü tanımlamış ve şekillendirmiştir.
Can you identify that?
 - Onu tanımlayabilir misin?
Some people identify success with having much money.
 - Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.
In most cases, modernization is identified with Westernization.
 - Çoğu durumda, modernizasyon batılılaşma ile tanımlanır.
Happiness is sometimes identified with money.
 - Mutluluk bazen parayla tanımlanır.
Can you clearly define this word?
 - Bu sözcüğü açıkça tanımlayabilir misiniz?
Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.
 - Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
Curiosity is a defining trait of human beings.
 - Merak insanoğlunun tanımlayıcı bir özelliğidir.
The person whose name was on the passport was described with words.
 - Pasaportta adı olan kişi kelimelerle tanımlandı.
Tom described his new invention to both John and Mary.
 - Tom yeni icadını hem John'a hem de Mary'ye tanımladı.