Kalbimin hızla çarptığını hissettim.
- I felt my heart beating rapidly.
Spiker hızla konuşabilir.
- The announcer can talk rapidly.
O, hızlı konuşmaya eğilimlidir.
- She tends to speak rapidly.
O heyecanlandığında, gittikçe daha hızlı konuştu.
- As he grew excited, he spoke more and more rapidly.
Babaannenin ani ölümünden sonra, büyükbaba hızla yaşlanmaya başladı.
- After Grandma's sudden death, Grandpa began to age rapidly.
İnsan ırkının en büyük eksikliği üstel işlevi anlamak için bizim yetersizliğimizdir.
- The greatest shortcoming of the human race is our inability to understand the exponential function.
Üstel fonksiyonun yatay asimptotu vardır.
- The exponential function has a horizontal asymptote.
Baş katip çalışkan bir adam değil fakat üstlerine nasıl yaltaklanacağını bildiği için çabuk ilerliyor.
- The chief clerk is not a hardworking man, but gets ahead rapidly because he knows how to curry favor with his superiors.
Babanızın çabuk iyileşmesi için isteklerim.
- My wishes for your father's rapid recovery.
Bir bilgisayar çok seri şekilde hesaplayabilir.
- A computer can calculate very rapidly.
She packed her case rapidly and hurried out.
... rapidly developing. ...
... find their way along those chains and find their way very rapidly. ...