Toplantıdan önce akşam yemeği yediler.
- Prior to the meeting, they had dinner.
Tüm düzenlemeler bizim kalkmadan önce yapılmalıdır.
- All the arrangements should be made prior to our departure.
Sen gitmeden önce seni görmek istiyorum.
- I want to see you before you go.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
Daha önce İngilizce bir konuşma yaptın mı?
- Have you made a speech in English before?
Daha önce Kyoto' yu ziyaret etti mi?
- Have you ever visited Kyoto before?
Sanığın önceden hiçbir mahkumiyeti yok.
- The defendant has no prior convictions.
Daha önceden herhangi bir deneyim gerekli değildir.
- No prior experience is necessary.
John mesleğini ailesinden daha önde tutar.
- John puts his career before his family.
Seninle daha önce karşılaştığımı düşünüyorum.
- I think I've met you before.
O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
- He recoiled before his master's anger.
Evvelce sarhoş oldum; daha da çok olacak gibiyim.
- I've been drunk before and likely will get drunk many more times.
Önceliğin ne olması gerektiğine karar verememek en büyük sorundur.
- Not being able to decide what the priority should be is the biggest problem.
Tazelik bizim önceliğimizdir.
- Freshness is our top priority.
Kapının önünde genç bir adam şarkı söylüyor.
- A young man is singing before the door.
Allah önünde bütün insanlar eşittir.
- All men are equal before God.
Önceden tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanacak kadar aptal değilim.
- I know better than to climb mountains in winter without making all necessary preparations beforehand.
İşleri önceden hazırlayalım.
- Let's get things ready beforehand.
Önceki uyarılar yoktu.
- There were no prior warnings.
Önceki deneyim gerekli değildir.
- No prior experience is required.
Diğer gezegenlerin sömürgeleştirilmesini en öncelikli konularımızdan biri yapmalıyız.
- We must make colonization of other planets one of our top priorities.
Diğer gezegenlerin sömürgeleştirilmesi bizim en öncelikli konularımızdan biridir.
- Colonization of other planets is one of our top priorities.
O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
- He recoiled before his master's anger.
Evlilik teklif etmeden önce düğün planlamak arabayı atın önüne koymaktır.
- Planning the wedding before proposing is putting the cart before the horse.
Sami, çocuklarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koydu.
- Sami put the needs of his children before his own needs.
Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.
- I'm sorry, but I have a prior engagement.
Tazelik bizim önceliğimizdir.
- Freshness is our top priority.
Tom'un eski suç kaydı yok.
- Tom has no prior criminal record.
The doctor had known three months prior.
... And two months prior to uploading my first video, I ...
... Prior to that voyage, the great world zones ...