a term generally used to refer to a previous conviction

listen to the pronunciation of a term generally used to refer to a previous conviction
الإنجليزية - التركية

تعريف a term generally used to refer to a previous conviction في الإنجليزية التركية القاموس.

prior
önceden

Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var. - I'm sorry, but I have a prior engagement.

Sanığın önceden hiçbir mahkumiyeti yok. - The defendant has no prior convictions.

prior
önsel
prior
{s} önceden planlanmış
prior
önceki

Önceki deneyim gerekli değildir. - No prior experience is required.

Önceki uyarılar yoktu. - There were no prior warnings.

prior
öncelikli

Diğer gezegenlerin sömürgeleştirilmesi bizim en öncelikli konularımızdan biridir. - Colonization of other planets is one of our top priorities.

Diğer gezegenlerin sömürgeleştirilmesini en öncelikli konularımızdan biri yapmalıyız. - We must make colonization of other planets one of our top priorities.

prior
{s} önce

Önceliğin ne olması gerektiğine karar verememek en büyük sorundur. - Not being able to decide what the priority should be is the biggest problem.

Tazelik bizim önceliğimizdir. - Freshness is our top priority.

prior
{i} tarikat ileri geleni
prior
daha önemli
prior
{i} dini kuruluş yetkilisi
prior
önceki/öncelikli
prior
(sıfat) önceki, eski, sabık, önce, öncelikli, kıdemli
prior
(Mukavele) evvel, evvelki, önce
prior
{s} önceki, evvelki, sabık
prior
{i} manastır başrahibi
prior
başrahip
prior
priorshipmanastır baş rahibinin rütbe ve
prior
{s} eski

Tom'un eski suç kaydı yok. - Tom has no prior criminal record.

prior
prior to his death ölümünden evvel
الإنجليزية - الإنجليزية
prior
a term generally used to refer to a previous conviction

    الواصلة

    a term gen·er·al·ly used to refer to a pre·vi·ous con·vic·tion

    التركية النطق

    ı tırm cenrıli yuzd tı rıfır tı ı priviıs kınvîkşın

    النطق

    /ə ˈtərm ˈʤenrəlē ˈyo͞ozd tə rəˈfər tə ə ˈprēvēəs kənˈvəksʜən/ /ə ˈtɜrm ˈʤɛnrəliː ˈjuːzd tə rəˈfɜr tə ə ˈpriːviːəs kənˈvɪkʃən/
المفضلات