The truth will come out.
- Gerçek ortaya çıkacak.
Tom doesn't want the truth to come out.
- Tom gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyor.
A new difficulty has arisen.
- Yeni bir zorluk ortaya çıktı.
The problem has arisen simply because you didn't follow my instructions.
- Problem sadece benim talimatlarımı izlememenizden ortaya çıktı.
The earliest civilizations arose in Mesopotamia.
- En eski uygarlıklar Mezopotamya'da ortaya çıktı.
The accident arose from a simple mistake.
- Kaza basit bir hatadan ortaya çıktı.
The problem has arisen simply because you didn't follow my instructions.
- Problem sadece benim talimatlarımı izlememenizden ortaya çıktı.
Trade friction might arise between the two nations at any moment.
- İki ülke arasında her an bir ticari sürtünme ortaya çıkabilir.