He married a Canadian girl.
- O, Kanadalı bir kızla evlendi.
Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
- Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
A good daughter will make a good wife.
- İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
I'm Helen Cartwright's daughter.
- Ben, Helen Cartwright'ın kızıyım.
That girl who has long hair is Judy.
- Uzun saçlı o kız Judy'dir.
That girl whose hair is long is Judy.
- Saçı uzun olan kız Judy.
Dad uses fire to roast a chicken.
- Babam tavuk kızartmak için ateş kullanır.
Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw.
- Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.
This little girl let the birds escape.
- Bu küçük kız kuşların kaçmasına izin verdi.
The girl released the birds from the cage.
- Kız kuşları kafesten serbest bıraktı.
That female student is American.
- O kız öğrenci Amerikalıdır.
The female student that sat in front of the teacher is from Germany.
- Öğretmenin önünde oturan kız öğrenci Almanyalıdır.
In November of 1996, Mars Global Surveyor began a 10 month mission to the Red Planet.
- Mars Global Surveyor Kasım 1996'da kızıl gezegene olan 10 aylık bir göreve başladı.
I'm beginning to miss my girlfriend.
- Kız arkadaşımı özlemeye başlıyorum.
What's your wife's maiden name?
- Karınızın kızlık soyadı nedir?
The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.
- Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.
Mary's maiden name is Jackson.
- Mary'nin kızlık soyadı Jackson'dur.
The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.
- Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.
I like roast chicken.
- Fırında kızartılmış tavuğu severim.
Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw.
- Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.
Mary wore bunny slippers.
- Mary kız terlikleri giydi.
Tom gave his daughter a stuffed bunny.
- Tom kızına bir doldurulmuş tavşan verdi.
Girls are wearing short skirts these days.
- Kızlar bugünlerde kısa etek giyiyor.
Mary was the only girl wearing a skirt.
- Mary etek giyen tek kızdı.
Once upon a time there lived a king and queen who had three very beautiful daughters.
- Bizr zamanlar, üç çok güzel kızı olan bir kral ve kraliçe yaşardı.
I've got a queen of hearts.
- Benim bir kupa kızım var.
Tom resented the fact that Mary got the promotion instead of him.
- Tom onun yerine Mary'nin terfi alması gerçeğine kızdı.
I feel resentment against your unwarranted criticism.
- Haksız eleştirine karşı kızgınlık hissediyorum.
Are you still a virgin?
- Hâlâ kız oğlan kız mısın?
Most virgins have an intact hymen.
- Çoğu bakirenin sağlam bir kızlık zarı vardır.
I sometimes wonder if I am a girl.
- Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
His girlfriend is Japanese.
- Onun kız arkadaşı Japon.
Jill is the only girl in our club.
- Jill Kulübümüzde tek kız.
My sister likes sweets.
- Kız kardeşim şekerleri sever.
He deprived my little sister of all her toys.
- O benim kız kardeşimi oyuncaklarından etti.
He leaves a widow and a daughter.
- Dul bir kadın ve bir kız evlat bırakıyor.
The daughter brushes her hair.
- Kız evlat saçını fırçalar.
His niece is attractive and mature for her age.
- Onun kız yeğeni çekici ve yaşına göre olgundur.
My niece is attractive and mature for her age.
- Kız yeğenim yaşına göre çekici ve olgundur.
How can you be sure your girlfriend isn't faking her orgasms?
- Kız arkadaşının orgazm takliti yapmadığından nasıl emin olabilirsin?
I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
- Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
He proposed to his girl friend with a ring he had stolen from a local jewelry.
- O yerel bir kuyumcudan çaldığı bir yüzükle kız arkadaşına evlenme teklif etti.
Mary is a girly girl.
- Mary kız gibi bir kız.
Mary is not a girly girl.
- Mary kız gibi bir kız değil.
You can't be a Boy Scout, but you could be a Girl Scout.
- Sen bir erkek izci olamazsın ama bir Kız izci olabilirsin.
Have you ever bought cookies from a Girl Scout?
- Sen hiç bir kız izciden bisküviler aldın mı?
There's no doubt that the Maiden's Tower is a symbol of Istanbul, Turkey.
- Hiç şüphe yok ki Kız Kulesi İstanbul'un simgelerinden birisidir.
The teacher made all of his female students fall in love with him.
- Öğretmen, kız öğrencilerinin hepsinin ona aşık olmasını sağladı.
That teacher tends to be partial to female students.
- Şu öğretmen kız öğrencilere düşkün olma eğilimindedir.
There's no doubt that the Maiden's Tower is a symbol of Istanbul, Turkey.
- Hiç şüphe yok ki Kız Kulesi İstanbul'un simgelerinden birisidir.
Tom watched his granddaughters dance.
- Tom kız torunlarının dansını izledi.
The old lady smiled at her granddaughter.
- Yaşlı bayan kız torununa gülümsedi.
Mary is smarter than most girls her age.
- Mary onun yaşındaki çoğu kız çocuğundan daha zekidir.
Many boys and girls were present.
- Birçok erkek ve kız çocuğu vardı.
How can you be sure your girlfriend isn't faking her orgasms?
- Kız arkadaşının orgazm takliti yapmadığından nasıl emin olabilirsin?
I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
- Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
Tom has a steady girlfriend.
- Tom'un istikrarlı bir kız arkadaşı var.
He's got a steady girlfriend.
- Onun istikrarlı bir kız arkadaşı var.
She remained a spinster all her life.
- Hayatı boyunca bir kız kurusu kaldı.
She goes to a girls' high school.
- O, bir kız lisesine gidiyor.
He teaches in a girls' high school.
- O bir kız lisesinde öğretmenlik yapıyor.
Tom blushed like a schoolgirl.
- Tom bir kız öğrenci gibi kızardı.
Tom giggled like a schoolgirl.
- Tom bir kız öğrenci gibi kıkırdadı.
Dan befriended one of the waitresses.
- Dan garson kızlardan birine yardım etti.
Tom asked the waitress to refill his coffee.
- Tom garson kızdan kahvesini yeniden doldurmasını istedi.
My sister likes sweets.
- Kız kardeşim şekerleri sever.
These are my sister's magazines.
- Bunlar benim kız kardeşimin dergileri.
You should visit the maiden tower when you go to Istanbul.
A policeman asked the girls if the car was theirs.
- Bir polis, kızlara arabanın onlara ait olup olmadığını sordu.
All of them are just here to pick up girls.
- Onların hepsi sadece kızları götürmek için buradalar.
Aren't you one of the cheerleaders?
- Ponpon kızlardan biri değil misin?
Do you think Mary is too fat to be a cheerleader?
- Mary'nin bir ponpon kız olamayacak kadar şişman olduğunu düşünüyor musun?
The two men competed for the young maiden's heart.
- İki adam genç kızın kalbi için yarıştı.
The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.
- Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.
Look at the tall pretty girl standing there.
- Orada duran uzun boylu güzel kıza bak.
Who is the pretty girl sitting beside Jack?
- Jack'in yanında oturan güzel kız kim?
Tom giggled girlishly.
- Tom kız gibi kıkırdadı.
Do you know who that tall blonde girl in green is?
- Yeşil giyinmiş, o uzun boylu sarışın kızın kim olduğunu biliyor musun?
The blonde girl has a really nice cleavage.
- Sarışın kızın gerçekten güzel bir göğüs dekoltesi var.