- تعريف itself في الإنجليزية التركية القاموس.
-  (Felsefe) kendinde Güzellik kendinde güzeldir. -Beauty is beautiful in itself. 
 
- kendi Kitaplar olmasaydı, her nesil kendisi için geçmişin gerçeklerini yeniden keşfetmek zorunda kalacaktı. -If it were not for books, each generation would have to rediscover for itself the truths of the past. 
 Tarih kendini tekrarlar. -History repeats itself. 
 
- kendisi Amerika, kendisinin dünyanın en özgür ülkesi olduğundan hoşlanıyor. -America fancies itself the world's freest nation. 
 Sadece Çince dilini değil ama aynı zamanda ülkenin kendisi hakkında da bir şeyler öğrendim. -What I have learnt is not just the Chinese language, but something about the country itself as well. 
 
- sadece Sadece Çince dilini değil ama aynı zamanda ülkenin kendisi hakkında da bir şeyler öğrendim. -What I have learnt is not just the Chinese language, but something about the country itself as well. 
 Tarih sadece kendini tekrarlıyor. -History is merely repeating itself. 
 
- kendini Tarih kendini tekrarlar. -History repeats itself. 
 Sorun sonunda kendini çözecektir. -The problem will eventually solve itself. 
 
- bizzat 
- by itself
- kendi kendine Sadece kapıyı kapamak için çekin. O kendi kendine kitlenecektir. -Just pull the door shut. It'll lock by itself. 
 Makine kendi kendine çalışır. -The machine works by itself. 
 
- in and of itself
- özünde 
- in itself
- başlı başına 
- in itself
- özünde 
- in itself
- bağımsız olarak 
- in itself
-  (Felsefe) kendinde Güzellik kendinde güzeldir. -Beauty is beautiful in itself. 
 
- in itself
- bizatihi 
- lend itself to
- -e uygun olmak 
- lend itself to
-  (deyim) uygun düşmek
- lend itself to
- -e elverişli olmak 
- manifest itself
- kendini göstermek 
- manifest itself
- kendini belli etmek 
- thing in itself
-  (Felsefe) kendinde şey
- thing in itself
- kendisi 
- class for itself
- kendi için sınıf 
- class in itself
- kendiliğinden sınıf 
- have nothing to fear but fear itself
- Korkunun kendisi dışında korkulması gereken şeyi olmamak 
- in itself/in and of itself
- özünde, kendisi, bizatihi: İn ıtself it´s not a problem. Kendi başına bir problem değil 
- jerusalem itself
- kendisi Kudüs 
- law unto itself
-  (deyim) Başına buyruk, kural tanımaz
- of itself
- kendisi 
- pay for itself
- Kendi masrafını çıkarmak 
- reveal itself
- Kendini ortaya 
- speak for itself/themselves
- (bir şeyin/şeylerin) ne olduğu meydanda/ortada/aşikâr olmak: The sound job of restoration that´s been döne here speaks for ıtself. Burada yapılan restorasyonun ne kadar iyi olduğu meydanda. İt speaks for ıtself. Ne menem bir şey olduğu belli 
- suggest itself
- kendini göstermektedir 
- works itself into a frenzy
-  (deyim) Çılgına dönmek
- burn (itself) out
- yangın kendi kendine çıkmak 
- by itself
- (yardım görmeden) kendi başına: That cat can open the window by itself. O kedi pencereyi kendi başına açabilir 
- by itself
- kendiliğinden: The 
- entwine itself around
- (bitki, yılan v.b.) (bir şeyin) etrafına dolanmak 
- entwine itself around
- bir şeyin etrafına dolanmak 
- in itself
- başlıbaşına 
- in itself
- aslında Yarışma aslında ne iyi ne de kötü. -Competition is neither good nor evil in itself. 
 Rekabet aslında ne iyi ne de kötü. -Competitiveness is neither good nor bad in itself. 
 
- in itself/in and of
- idam cezası tehlikesiyle karşı karşıya 
- in itself/in and of
- özünde, kendisi, bizatihi: In itself it's not a problem. Kendi başına bir problem değil. in jeopardy of his life 
- in itself/in and of
- hayatı tehlikede 
- lend itself to
-  (deyim) lend itself to sth. uymak,elverişli olmak
- lend itself to
- yaramak 
- lend itself to
- elverişli olmak 
- lend itself to
- uygun olmak 
- pour itself
- akmak (akarsu) 
- present itself
- (fırsat) olmak/çıkmak/düşmek 
- sort itself out
- hallolmak 
- sort itself out
- çözülmek 
- spend itself
- fırtına hızını kaybetmek 
- spend itself
- (fırtına) hızını kaybetmek 
- thing in itself
- emin olmadan kabul edilen olgu 
- thing in itself
- yalnız akıl ile algılanan şey 
- turned back on itself
- devrik 
- twine itself
- çöreklenmek 
- twine itself
- kıvrılmak