Almancamı geliştirmekle ilgiliyim.
- I'm interested in improving my German.
Tom sonuçlarını geliştiriyordu.
- Tom was improving his results.
Biz her zaman servis kalitesinde iyileştirmeyi amaçlıyoruz.
- We are always aiming at improving the quality of service.
Almancamı geliştirmekle ilgiliyim.
- I'm interested in improving my German.
Fransızcamı geliştirmekle ilgileniyorum.
- I'm interested in improving my French.
Roosevelt, Amerika'nın Japonya ile ilişkileri geliştirmek için çok çalıştı.
- Roosevelt worked hard to improve America's relations with Japan.
Rahip insanların maneviyatını geliştirmek için çalıştı.
- The priest tried to improve the people's morals.
Japonca telaffuzumu ilerletmek istiyorum.
- I wanted to improve my Japanese pronunciation.
Fransızcamı ilerletmek isterim.
- I'd like to improve my French.
Öğrenci ilerlemek zorunda.
- The pupil has to improve.
Sarımsak yemeğin lezzetini artırmak için kullanılır.
- Garlic is used to improve the taste of food.
Dan, diğerlerinin yaşamını iyileştirmek istedi.
- Dan wanted to improve the lives of others.
Dan eski kütüphanesini iyileştirmek için yerel vakıflardan fon aldı.
- Dan received funds from local foundations to improve his old library.
Durumu düzeltmek için daha çok çalışmalıyız.
- To improve the situation, we must work harder.
Tom İngilizcesini geliştirmek için çok çalışıyor.
- Tom is working hard to improve his English.
İngilizce telaffuzumu geliştirmek istiyorum.
- I would like to improve my English pronunciation.
Tom İngilizcesini geliştirmek için çok çalışıyor.
- Tom is working hard to improve his English.
Tom gerçekten geliştirmek istiyor.
- Tom really wants to improve.
İlerleme için hâlâ yer var.
- There's still room for improvement.
O, teniste büyük bir ilerleme kaydetti.
- He has made a big improvement in tennis.
... And so we all have an investment in improving ...
... different approach to understanding human health and to improving the human condition. ...