Tom Mary'yi uyandırmak için nazikçe sarstı.
- Tom gently shook Mary awake.
Tom nazikçe Mary'yi dürttü.
- Tom gently nudged Mary.
Eğlence parkında kendi kendine ağlayan bir erkek çocuk buldu, ve onunla kibarca konuştu. Hey, evlat, Sorun nedir? Kayboldun mu? Seni kayıp çocuklar bölümüne götürmemi ister misin?
- In the amusement park Mary found a boy on his own weeping, and spoke to him gently. Hey, sonny, what is it? Are you lost? Would you like me to take you to the Lost Children Department?
Tom kızını alnından kibarca öptü.
- Tom gently kissed his daughter on the forehead.
Tom kapıyı yavaşça kapattı.
- Tom gently closed the door.
Tom kapıyı yavaşça ama sıkı bir biçimde kapattı.
- Tom shut the door gently but firmly.
Rüzgar ağaçlara usulca dokundu.
- The wind gently kissed the trees.
Rüzgar ağaçlara usulca dokundu.
- The wind gently kissed the trees.
O, çocuğu yumuşak bir biçimde yere yatırdı.
- She laid the child down gently.
Nazik bir rüzgar esiyordu.
- A gentle wind was blowing.
Bay Hawk nazik bir beyefendidir.
- Mr. Hawk is a kind gentleman.
Tom çok kibar bir insandır.
- Tom is a very gentle person.
Sir Harold kibar bir İngiliz beyefendisi.
- Sir Harold is a fine English gentleman.
Tom sevgi dolu ve şefkatli bir beyefendi.
- Tom is a loving and caring gentleman.
Yaşlandıkça, daha hoşgörülü oldu.
- As he grew older, he became gentler.
O, kapıyı hafifçe itti.
- She gave the door a gentle push.
Tom, Mary'yi yavaşça itti.
- Tom gave Mary a gentle push.
Yumuşak bir rüzgar esiyor.
- A gentle wind is blowing.
Çocuklarla yumuşak bir sesle konuştu.
- She spoke to the children in a gentle voice.
... gently toned down. ...
... All: ROW ROW ROW YOUR BOAT GENTLY DOWN THE STREAM ...