Tom Mary'yi nazikçe öptü.
- Tom kissed Mary gently.
Tom nazikçe Mary'yi dürttü.
- Tom gently nudged Mary.
Gerçek kibarca anlatılabilir.
- The truth can be told gently.
Tom Mary'nin kolunu kibarca sıktı.
- Tom squeezed Mary's arm gently.
Helikopter yavaşça yere indi.
- The helicopter gently touched down.
O gece yavaşça onun tenini okşadım.
- That night, I gently stroked her skin.
Rüzgar ağaçlara usulca dokundu.
- The wind gently kissed the trees.
Rüzgar ağaçlara usulca dokundu.
- The wind gently kissed the trees.
O, çocuğu yumuşak bir biçimde yere yatırdı.
- She laid the child down gently.
O, çocuklara karşı naziktir.
- She is gentle with children.
Bay Hawk nazik bir beyefendidir.
- Mr. Hawk is a kind gentleman.
Mary bebek kız kardeşine karşı çok kibardır.
- Mary is very gentle with her baby sister.
Sir Harold kibar bir İngiliz beyefendisi.
- Sir Harold is a fine English gentleman.
Tom sevgi dolu ve şefkatli bir beyefendi.
- Tom is a loving and caring gentleman.
Yaşlandıkça, daha hoşgörülü oldu.
- As he grew older, he became gentler.
O, kapıyı hafifçe itti.
- She gave the door a gentle push.
Tom, Mary'yi yavaşça itti.
- Tom gave Mary a gentle push.
Onun sesi yumuşak ve kibardı.
- His voice was soft and gentle.
Uzun kara kış sonunda bitti ve yerini yumuşak ılıman bahara bıraktı.
- The long cruel winter at last came to an end, giving place to a gentle warm spring.
... gently toned down. ...
... ROW ROW ROW YOUR BOAT GENTLY DOWN THE STREAM... ...