On the day of the wedding, we arrived at our teacher's house.
- Düğün gününde öğretmenimizin evine vardık.
Tom died just one day after his seventieth birthday.
- Tom yetmişinci doğum gününden sadece bir gün sonra öldü.
We must sleep at least seven hours a day.
- Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
Do you study English every day?
- Her gün İngilizce çalışıyor musun?
Sunlight brightens the room.
- Güneş ışığı odayı aydınlatıyor.
A beam of sunlight came through the clouds.
- Bulutların arasından güneş ışığı demeti geldi.
Tom never fails to send a birthday present to his father.
- Tom babasına doğum günü hediyesi göndermekten geri kalmaz.
I would like to give him a present for his birthday.
- Ona doğum günü için bir hediye vermek istiyorum.
Today is a sunny day.
- Bugün güneşli bir gün.
Today is the hottest day this year.
- Bugün, bu yılın en sıcak günüdür.
The sunshine tempted people out.
- Güneş ışığı insanları dışarı çıkmaya özendirdi.
This room gets a lot of sunshine.
- Bu oda bol güneş ışığı alır.
How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
These medicines should be taken three times a day.
- Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.
Sami will maintain his innocence until the day he dies.
- Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.
Tom had a date for Valentine's Day.
- Tom'un sevgililer günü için bir randevusu vardı.
Which is the date of your birthday?
- Doğum günün hangi tarih?
What a beautiful sunset!
- Ne güzel bir günbatımı!
You don't go to school on Sunday, do you?
- Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
I thought doing this would be easy, but we've been working all day and we're still not finished.
- Bunun kolay olacağını düşünmüştüm, fakat bütün gün çalışıyoruz ve hâlâ bitirmedik.
I regret having been idle in my school days.
- Okul günlerimde aylak olduğum için pişmanım.
Merih güneşten dördüncü gezegendir.
- Mars güneşten dördüncü gezegendir.
güneşin çıkmış olmasına rağmen, hava soğuktu.
- Güneş çıkmış olsa bile hava soğuktu.