Rooms should be left vacant by eleven a.m. on the day of departure.
 - Odalar, ayrılış gününde saat on bire kadar boş bırakılmalıydı.
Tom died just one day after his seventieth birthday.
 - Tom yetmişinci doğum gününden sadece bir gün sonra öldü.
And I will raise it again in three days.
 - Ve onu üç günde tekrar kaldıracağım.
Do you study English every day?
 - Her gün İngilizce çalışıyor musun?
Paintings should not be exposed to direct sunlight.
 - Tablolar, doğrudan güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır.
A beam of sunlight came through the clouds.
 - Bulutların arasından güneş ışığı demeti geldi.
Tom never fails to send a birthday present to his father.
 - Tom babasına doğum günü hediyesi göndermekten geri kalmaz.
I got you a pen as a birthday present.
 - Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.
As everyone knows, today is a very significant day for us.
 - Herkesin bildiği gibi, bugün bizim için çok anlamlı bir gündür.
Today is a sunny day.
 - Bugün güneşli bir gün.
Sunshine is beneficial to plants.
 - Güneş ışığı bitkiler için faydalıdır.
The sunshine improved his color.
 - Güneş rengini artırdı.
How many times does the bus run each day?
 - Otobüs her gün kaç kez çalışır?
These medicines should be taken three times a day.
 - Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.
Sami will maintain his innocence until the day he dies.
 - Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.
That textbook is out of date.
 - O ders kitabı güncel değil.
Tom had a date for Valentine's Day.
 - Tom'un sevgililer günü için bir randevusu vardı.
A warm, sunny day is ideal for a picnic.
 - Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.
In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend.
 - Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.
I thought doing this would be easy, but we've been working all day and we're still not finished.
 - Bunun kolay olacağını düşünmüştüm, fakat bütün gün çalışıyoruz ve hâlâ bitirmedik.
I'm worn out, because I've been standing all day.
 - Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.
Güneşli olsa da hava soğuktu.
 - Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.
Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.
 - Güneşli olsa da hava soğuktu.