The accident deprived him of his sight.
- Kaza onu görme yeteneğinden mahrum bıraktı.
At the sight of the dog, the cat ran off.
- Köpeği görür görmez kedi kaçtı.
Laser surgery can fix some kinds of vision problems.
- Lazer cerrahisi bazı görme sorunu türlerini onarabilir.
Birds have sharp vision.
- Kuşların keskin bir görme gücü vardır.
Love is seeing her in your dreams.
- Aşk onu rüyalarında görmektir.
We are all looking forward to seeing you and your family.
- Hepimiz, seni ve aileni görmeye can atıyoruz.
My sister works at a school for visually impaired children.
- Kız kardeşim görme engelli çocuklar için bir okulda çalışıyor.
The traffic accident deprived the young man of his sight.
- Trafik kazası, genç adamı görme yeteneğinden mahrum etti.
Tom lost the sight in one of his eyes in a traffic accident.
- Tom bir trafik kazasında gözlerinden birinde görme yeteneğini kaybetti.
I want to see the movie.
- Filmi görmek istiyorum.
Love is seeing her in your dreams.
- Aşk onu rüyalarında görmektir.
My sister works at a school for visually impaired children.
- Kız kardeşim görme engelli çocuklar için bir okulda çalışıyor.
He has poor eyesight.
- O kötü görme duyusuna sahip.
He lost his eyesight in an accident.
- O, görme duyusunu bir kazada kaybetti.
Birds have sharp vision.
- Kuşların keskin bir görme gücü vardır.
Tom has good eyesight.
- Tom'un iyi görme yeteneği var.
He lost his eyesight.
- O görme yeteneğini kaybetti.
Tell me I'm not dreaming.
- Bana rüya görmediğimi söyle.
Tom says that he never dreams.
- Tom asla rüya görmediğini söylüyor.
I saw her somewhere two years ago.
- Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
I saw John at the library.
- Kütüphanede John'u gördüm.
I noticed something on the floor and bent down to see what it was.
- Zeminde bir şey fark ettim ve ne olduğunu görmek için eğildim.
Tom noticed something on the floor and bent down to see what it was.
- Tom yerde bir şey fark etti ve ne olduğunu görmek için eğildi.
Everybody regards him as honest.
- Herkes onu dürüst olarak görmektedir.
The purpose of our trip is to visit friends and see some tourist spots.
- Gezimizin amacı arkadaşları ziyaret etmek ve bazı turistik noktaları görmektir.
I want to visit the Amazon forest just to see Native Americans.
- Sadece yerli Amerikalıları görmek için Amazon ormanını ziyaret etmek istiyorum.
I'm tired of being treated like a kid.
- Bir çocuk gibi muamele görmekten bıktım.
I have to receive treatment.
- Tedavi görmek zorundayım.
Tom doesn't want to see Mary's face ever again.
- Tom Mary'nin yüzünü asla görmek istemiyor.
I never want to see your face again.
- Asla yüzünü tekrar görmek istemiyorum.
Even now, I occasionally think I'd like to see you. Not the you that you are today, but the you I remember from the past.
- Şimdi bile, ara sıra seni görmek istediğimi düşünüyorum. Fakat bugünkü seni değil geçmişten hatırladığım seni.
Would you like to see a live performance of a play with me Saturday?
- Cumartesi günü benimle bir oyunun canlı performansını görmek ister misin?
Fadil traveled to Cairo to see Layla.
- Fadıl, Leyla'yı görmek için Kahire'ye gitti.
Dan traveled to London to see Linda.
- Dan Linda'yı görmek için Londra'ya seyahat etti.
Tom considers Mary to be a heroine.
- Tom Mary'yi bir kahraman olarak görmektedir.
The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.
- Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.
Love is seeing her in your dreams.
- Aşk onu rüyalarında görmektir.
I'm happy to see you.
- Seni gördüğüme mutluyum.
Mary decided never to see him any more.
- Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.
I have not seen him lately.
- Son zamanlarda onu görmedim
Germs can only be seen with the aid of a microscope.
- Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.
Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
- Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
He happened to catch sight of a rare butterfly.
- Tesadüfen nadir bir kelebeği gördü.
I was much frightened at the sight.
- Ben görünce çok korktum.
The sight of fresh lobster gave me an appetite.
- Taze ıstakozun görünüşü iştahımı açtı.
Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
- Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
He has a good eye sight.
- Onun iyi bir görme gücü vardır.
I'll let Tom know you want to see him.
- Onu görmek istediğini Tom'un öğrenmesine izin vereceğim.
I know Tom would love to see you.
- Tom'un seni görmekten hoşlanacağını biliyorum.
To hate, to love, to think, to feel, to see; all this is nothing but to perceive.
- Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.
We have a lot of other places we want to see.
- Görmek istediğimiz bir sürü başka yerlerimiz var.
What kind of places would you like to see?
- Ne tür yerleri görmek istiyorsun?
It was a lovely sight to see.
- Görmek için güzel bir manzaraydı.
To tell the truth, I hate the very sight of him.
- Gerçeği söylemek gerekirse, onu çok görmekten nefret ediyorum.
I'm looking forward to seeing you in a wedding dress.
- Ben seni bir gelinlik içinde görmek için sabırsızlanıyorum.
He is looking forward to seeing you.
- O seni görmek için sabırsızlanıyor.
He is a seeing impaired person.
He has a good eye sight.
- Onun iyi bir görme gücü vardır.
The purpose of our trip is to visit friends and see some tourist spots.
- Gezimizin amacı arkadaşları ziyaret etmek ve bazı turistik noktaları görmektir.
You must be at least eighteen to view this sentence.
- Bu cümleyi görmek için en az on sekiz yaşında olmalısın.
Taste the sauce to see if it needs more chili.
- Daha fazla kırmızı biber gerekip gerekmediğini görmek için sosun tadına bak.
Taste the soup to see if it needs more garlic.
- Daha fazla sarımsak gerekip gerekmediğini görmek için çorbanın tadına bak.
Don't look down on others because they are poor.
- Fakir oldukları için diğerlerini hor görme.
We shouldn't look down on other people.
- Diğer insanları hor görmemeliyiz.
Tom learnt from Mr Ogawa that many people have scorn for the nouveau riche.
- Tom birçok insanın sonradan görme insanları küçümsediğini Bay Ogawa'dan öğrendi.