Tom wanted Mary to sign a prenuptial agreement.
- Tom Mary'nin evlilik öncesi anlaşmayı imzalamasını istedi.
Admission is free for preschool children.
- Okul öncesi çocuklar için giriş ücretsizdir.
Premarital sex? Yes, Tom. It means sex before marriage.
- Evlilik öncesi seks mi? Evet, Tom. Bu evlilik öncesi seks anlamına gelir.
It was the calm before the storm.
- Fırtına öncesi sessizlikti.
There was a castle here many years ago.
- Yıllar önce orada bir kale vardı.
Marilyn Monroe died 33 years ago.
- Marilyn Monroe, 33 yıl önce öldü.
Two weeks ago, I visited Disneyland for the first time.
- İki hafta önce, ilk kez Disneyland ziyaret ettim.
One is judged by one's speech first of all.
- Bir insan her şeyden önce konuşması ile değerlendirilir.
Anime director Satoshi Kon died of pancreatic cancer on August 24, 2010, shortly before his 47th birthday.
- Anime yönetmeni Satoshi Kon, kırk yedinci doğum gününden kısa süre önce 24 Ağustos 2010 tarihinde pankreas kanserinden öldü.
I showered before breakfast.
- Kahvaltıdan önce duş aldım.
Firstly, we mustn't be selfish.
- Her şeyden önce bencil olmamalıyız.
Firstly, happiness is related to money.
- Öncelikle, mutluluk para ile ilgilidir.
The conquest of İstanbul antedates the discovery of America.
- İstanbul'un fethi, Amerika'nın keşfinden önce gelir.
Tom connected the TV to the antenna that the previous owner of his house had mounted on the roof.
- Tom TV'yi evin önceki sahibinin çatıya monte ettiği antene bağladı.
He bought the pre-cut pork loin.
- O önceden kesilmiş domuz filetosu aldı.
What's your pre-tax income?
- Senin vergi öncesi gelirin nedir?
I know better than to climb mountains in winter without making all necessary preparations beforehand.
- Önceden gerekli tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanmamam gerektiğini biliyorum.
I know better than to climb mountains in winter without making all necessary preparations beforehand.
- Önceden tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanacak kadar aptal değilim.
To start with, who is that man?
- Her şeyden önce, o adam kim?
To start with, I must thank you for your help.
- Öncelikle yardımınız için size teşekkür etmeliyim.
For one thing he is lazy, for another he drinks.
- Öncelikle o tembeldir, diğer taraftan içki içer.
For one thing, I'm penniless; for another, I don't have the time.
- Öncelikle, beş parasızım, ayrıca, zamanım yok.
At first I thought I liked the plan, but on second thought I decided to oppose it.
- Önce plandan hoşlandığımı düşündüm fakat ikinci düşünüşümde ona karşı çıkmaya karar verdim.
At first, I mistook him for your brother.
- Önce onu erkek kardeşinle karıştırdım.
Tell her it's a priority.
- Ona bunun bir öncelik olduğunu söyle.
Tell him it's a priority.
- Ona bunun bir öncelik olduğunu söyle.
Television shows violence, which influences, above all, younger people.
- Televizyon şiddet gösteriyor, her şeyden önce daha genç insanları etkiler.
They want, above all things, to live in peace.
- Onlar, her şeyden önce, barış içinde yaşamak istiyor.
Can you give us a preview?
- Bize gala öncesi özel gösterim verir misiniz?
Admission is free for preschool children.
- Okul öncesi çocuklar için giriş ücretsizdir.
How do you know if your child is ready for preschool?
- Çocuğunuzun okul öncesi eğitim için hazır olup olmadığını nasıl bilirsiniz?
I love old prewar gangster movies.
- Ben eski savaş öncesi gangster filmlerini seviyorum.
That building was erected five years ago, I think.
- O bina sanırım beş yıl önce dikildi.
That building was erected five years ago, I think.
- O bina sanırım beş yıl önce inşa edildi.
Not being able to decide what the priority should be is the biggest problem.
- Önceliğin ne olması gerektiğine karar verememek en büyük sorundur.
Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
- Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
Could you tell Tom to come to work an hour early tomorrow?
- Tom'a yarın bir saat önce işe gelmesini söyleyebilir misin?
In the first place it's necessary for you to get up early.
- Öncelikle erken kalkman gerekiyor.
The student has already solved all the problems.
- Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.
Check the enemy's progress before they reach the town.
- Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.
I need it by the morning of April 5, so it can be reviewed by other members prior to the meeting.
- 5 Nisan sabahına kadar ona ihtiyacım var, bu yüzden toplantıdan önce diğer üyeler tarafından gözden geçirilebilir.
All the arrangements should be made prior to our departure.
- Tüm düzenlemeler bizim kalkmadan önce yapılmalıdır.
You may as well say it to him in advance.
- Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
You may as well say it to him in advance.
- Siz de ona önceden diyebilirsiniz.
I've got to take my library books back before January 25th.
- 25 Ocaktan önce kütüphane kitaplarımı geri götürmek zorundayım.
By the time you came back, I'd already left.
- Sen gelmeden önce ben zaten çıkmıştım.
My water broke on the evening of the predicted birth date.
- Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi..
Complete the following form to know who you could have been in a previous life.
- Önceki hayatınızda kim olabileceğinizi öğrenmek için aşağıdaki formu doldurunuz.