çocuğu

listen to the pronunciation of çocuğu
التركية - الإنجليزية

تعريف çocuğu في التركية الإنجليزية القاموس.

çocuk
kid

You think that TV is bad for kids? - TV'nin çocuklar için kötü olduğunu düşünüyor musun?

Do you have any kids? - Hiç çocukların var mı?

çocuk
child

He gathered his children around him. - O, çocuklarını kendi etrafına topladı.

People of Almaty, let us create a child-friendly city! - Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!

muhallebi çocuğu
tenderfoot
çocuğu memeden kesmek
to wean the child
çocuğu koymak
to knock sb up
çocuğu olmadan ölmek
die childless
çocuğu olmadan ölmek
die without issue
çocuğu olmak
to have a child
çocuğu olmak
be sired by
çocuğu olmayan
childless
orospu çocuğu
son of a bitch! [sl.]
çocuk
{i} baby

Tom thinks there's a good possibility that Mary will agree to babysit the children on Friday night. - Tom Mary'nin Cuma gecesi çocuklara bakıcılık yapmayı kabul edeceğine dair büyük bir olasılık olduğunu düşünüyor.

Tom asked Mary to stay at home until the babysitter got there. - Tom, çocuk bakıcısı oraya gelinceye kadar, Mary'nin evde kalmasını istedi.

çocuk
children

It seems that the children will have to sleep on the floor. - Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.

According to the CRC, all people under 18 are considered to be children. - ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.

çocuk
(ısk.) bairn
süt çocuğu
1. nursing infant, unweaned baby. 2. naïve, inexperienced person, babe in the woods
çocuk
fairy

The children love listening to fairy tales. - Çocuklar masal dinlemeyi sever.

When I was a child, my mother would often read fairy tales to me. - Ben çocukken annem bana sık sık masal okurdu.

orospu çocuğu
son of a bitch

I'm the mother of a son of a bitch. - Ben bir orospu çocuğunun annesiyim.

çocuk
juvenile

Isn't that a little juvenile? - O küçük bir çocuk değil mi?

The increase in juvenile delinquency is a serious problem. - Çocuk suçluluğundaki artış ciddi bir sorundur.

mahalle çocuğu
urchin
sokak çocuğu
(Konuşma Dili) throwaway
sokak çocuğu
dead-end kid
sokak çocuğu
titi
sokak çocuğu
street child
teyze çocuğu
cousin
çocuk
kid's

This park is a little kid's paradise. - Bu park küçük çocukların cennetidir.

çocuk
bairn
çocuk
dandiprat
çocuk
enfant
çocuk
bantling
çocuk
mite
çocuk
bambino
çocuk
chick

I had chicken pox when I was a kid. - Ben bir çocukken su çiçeği geçirdim.

Chicken pox is a common childhood illness. - Suçiçeği yaygın bir çocukluk hastalığıdır.

çocuk
(deyim) the small fry
çocuk
(Latin) infantia
çocuk
stripling
çocuk
encumbrance
çocuk
youngster
kız çocuğu
girls

Mary is smarter than most girls her age. - Mary onun yaşındaki çoğu kız çocuğundan daha zekidir.

Many boys and girls were present. - Birçok erkek ve kız çocuğu vardı.

Çocuk
childrens
Çocuk
paediatric
çocuk
kinder

Kindergarten children act better than Tom and his friends do. - Anaokulu çocukları Tom ve arkadaşlarının yaptığından daha iyi hareket eder.

The kindergarten children were walking hand in hand in the park. - Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.

çocuk
children's
amca çocuğu
german cousin
amca çocuğu
paternal cousin
amca çocuğu
first cousin
cumartesi çocuğu
slang bastard
diskotek çocuğu
slang a boy who is studying at a foreign or private school
erkek çocuğu ayakkabısı görmek istiyorum
I would like to see a pair of boy's shoes
erkek çocuğu için ilgi çekici bir oyuncak arıyorum
I would like an interesting game for a boy
kucak çocuğu
babe in arms
kundak çocuğu/taki çocuk
a babe in arms
köprü altı çocuğu
homeless child, street Arab
mahalle çocuğu
gamin, urchin, street Arab
mektep çocuğu
1. schoolboy; schoolgirl. 2. slang rank beginner, greenhorn
muhallebi çocuğu
Molly
muhallebi çocuğu
cissy
muhallebi çocuğu
jellyfish
muhallebi çocuğu
(Konuşma Dili) milksop, namby-pamby, mama's boy
muhallebi çocuğu
sissy
muhallebi çocuğu
milksop
muhallebi çocuğu
mollycoddle
okul çocuğu
schoolchild

As it is now, many schoolchildren own a dictionary but don't really know what to do with it. - Şimdi olduğu gibi birçok okul çocuğu bir sözlüğe sahiptir ama onunla ne yapacaklarını gerçekten bilmiyorlar.

sokak çocuğu
gamin
sokak çocuğu
guttersnipe
sokak çocuğu
street Arab, gamin, urchin
sokak çocuğu
dead end kid
sokak çocuğu
urchin

Tom is a street urchin. - Tom bir sokak çocuğu.

sokak çocuğu
foundling
sokak çocuğu
street urchin

Tom is a street urchin. - Tom bir sokak çocuğu.

sokak çocuğu
street Arab, street urchin, urchin
süt çocuğu
suckling
süt çocuğu
nursling
süt çocuğu
nurseling
teyze çocuğu
first cousin
teyze çocuğu
german cousin
torun çocuğu
great grandchild
vaftiz çocuğu
godchild
zengin bir ailenin çocuğu olarak doğmak
be born into a rich family
Çocuk
(Tıp) offspring
çiçek çocuğu
flower child
çocuk
junior

Tom and Mary had a child and called him Tom Junior. - Tom ve Mary'nin bir çocukları vardı ve ona Tom Junior adını verdiler.

çocuk
son

The boy standing over there is my son. - Orada duran çocuk benim oğlumdur.

The boy singing a song is my brother. - Şarkı söyleyen çocuk benim erkek kardeşimdir.

çocuk
childish. Ç
çocuk
(erkek) nipper
çocuk
child, infant
çocuk
infant

I'm instinctively bad with children and infants. - Çocuklara ve bebeklere içgüdüsel olarak kötü davranıyorum.

They attributed the low death rate of infants to the progress of medicine. - Onlar çocuklarla ilgili düşük ölüm oranını tıbbın ilerlemesine bağladı.

çocuk
child, chit, youngster, kid; infant; kid, boy, childish person; childish, infantile
çocuk
moppet
çocuk
seed

The children collect seeds of various shapes and colours. - Çocuklar çeşitli şekil ve renklerde tohum toplarlar.

çocuk
brat

Tom hates parents who don't control their bratty children. - Tom arsız çocuklarını kontrol edemeyen ebeveynlerden nefret ediyor.

You're acting like a spoiled brat. - Bir şımarık çocuk gibi davranıyorsun.

çocuk
infantile

There have been several cases of infantile paralysis. - Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.

çocuk
chit
çocuk
progeny
çocuk
spoil

Children should not be spoiled. - Çocuklar şımartılmamalı.

I don't like spoiled children. - Ben şımarık çocukları sevmem.

çocuk
kiddie
çocuk
creche
çocuk
infantine
çocuk
encumber
التركية - التركية

تعريف çocuğu في التركية التركية القاموس.

okul çocuğu
Öğrenci
Çocuk
küçük
çocuk
(Lehçe, Diyalekt) velet
bayram çocuğu
Bayram günü doğmuş çocuk
bayram çocuğu
Bayram dolayısıyla süslenmiş, donatılmış, sevinçli çocuk
kucak çocuğu
Yürüyemeyen, kucakta gezdirilen çocuk
köprü altı çocuğu
Kimsesiz ve gideceği yeri olmayan kişiler için kullanılır
mektep çocuğu
Öğrenci, okul çocuğu
mektep çocuğu
Acemi, toy
muhallebi çocuğu
Nazlı büyütülmüş çocuk
orospu çocuğu
Serseri, haylaz, hinoğluhin, hilekâr, kalleş, orostopol
sokak çocuğu
Genellikle vaktini sokaklarda geçirip eğitimden yoksun kalmış çocuk
sünnet çocuğu
Sünnet edilmiş veya edilecek çocuk
süt çocuğu
Sütle beslenen çocuk
zamane çocuğu
Çok bilmiş, akıllı çocuk
Çocuk
uşak
Çocuk
(Hukuk) TIFL
Çocuk
zürriyet
Çocuk
enik
çocuk
Belli bir işte yeteri kadar tecrübesi ve yeteneği olmayan kimse
çocuk
Küçük yaştaki oğlan veya kız: "Çocuğun bir sütninesi vardı."- R. H. Karay
çocuk
Genç erkek
çocuk
İnsan
çocuk
Küçük yaştaki oğlan veya kız
çocuk
Belli bir işte yeteri kadar deneyimi ve yeteneği olmayan kimse
çocuk
Soy bakımından oğul veya kız, evlat: "Anası olacak bir kadın çocuğu omuzundan yakalamış."- B. R. Eyuboğlu
çocuk
Büyükler arasında daha az yaşlı olan kişi
çocuk
Bebeklik çağı ile erginlik çağı arasındaki gelişme döneminde bulunan insan
çocuk
Büyüklere yakışmayacak biçimde düşüncesizce davranan kimse
çocuk
Bebeklik çağı ile erginlik çağı arasındaki gelişme döneminde bulunan insan: "Çocuk köşeyi dönerken ana arkasından su içmeye gitti."- B. R. Eyuboğlu
çocuk
Soy bakımından oğul veya kız, evlât