I just want a little more variety in my life.
- Ben sadece hayatımda biraz daha çeşitlilik istiyorum.
His life was full of variety.
- Onun hayatı çeşitlilikle doluydu.
Knowledge of other cultures fosters a respect and tolerance for diversity.
- Diğer kültürlerin bilgisi çeşitlilik için saygı ve hoşgörüyü besler.
There's so much diversity.
- Pek çok çeşitlilik var.
This lake abounds in various kinds of fish.
- Bu gölde çeşitli balıklar var.
What kinds of meat dishes do you serve?
- Ne çeşit et yemeklerini servis yapıyorsunuz?
Variety is the spice of life.
- Çeşitlilik hayatın lezzetidir.
The company manufactures a variety of paper goods.
- Şirket, çeşitli kağıt ürünleri üretmektedir.
What sort of television programs are on today?
- Bugün ne çeşit televizyon programları var?
All sorts of people live in Tokyo.
- Tokyo'da her çeşit millet yaşar.
These types of books have almost no value.
- Bu çeşit kitapların neredeyse hiçbir değeri yok.
Every type of socialization requires a lie.
- Her çeşit sosyalleşme bir yalana gereksinim duyar.
Part of the charm of a big city lies in the variety of styles that can be seen in the architecture of its buildings.
- Büyük bir şehrin cazibesinin bir kısmı onun binalarının mimarisinde görülebilen stillerin çeşitliliğine bağlıdır.
I wonder if this is some sort of scam.
- Ben bunun bir çeşit aldatmaca olup olmadığını merak ediyorum.
What sort of television programs are on today?
- Bugün ne çeşit televizyon programları var?
Cabbage, cauliflower, broccoli, and Brussels sprouts are all cultivars of the same species.
- Lahana, karnabahar, brokoli ve brüksellahanası aynı türün çeşitleridir.
She knows how to make more than a hundred types of bread.
- O, yüz çeşitten fazla ekmek yapmasını bilir.
What make of computer do you use?
- Hangi çeşit bilgisayar kullanıyorsun?
Sami had some form of paranoid schizophrenia.
- Sami'de bir çeşit paranoyak şizofreni vardı.
There are several kinds of cloud formations.
- Çeşitli bulut oluşum türleri vardır.
We also have lentils in our assortment.
- Ayrıca çeşitlerimizde mercimeğimiz var.
A clocktower is full of an assortment of doodads and doohickies.
- Saat kulelerinin içi çeşit çeşit zamazingoyla doludur.
I read three kind of newspapers in order to keep abreast with the times.
- Gelişmeleri takip etmek için üç çeşit gazete okurum.
In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers.
- Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
Oil is necessary to run various machines.
- Yağ çeşitli makinelerin çalıştırılabilmesi için gereklidir.
We discussed a wide range of topics.
- Çok çeşitli konular tartıştık.
A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.
- Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.