O neyin peşinden koşuyor.
- What is he running after?
Bahçede bir tavşan koşuyor.
- A rabbit is running in the garden.
Bir çiftlikte çalışmak zordur.
- Running a farm is difficult.
Çalışmaya başlamak istiyorum.
- I want to start running.
Yüzmede koşmaktan daha iyi değilim.
- I'm not good at swimming any more than running.
O her sabah koşmaya gider.
- He goes running every morning.
Küvette akan suyu var.
- He has the water running in the bathtub.
Tom, akan suyu olmayan bir evde yaşıyor.
- Tom lives in a house without running water.
Motoru çalışır durumda tutun. Hemen döneceğim.
- Keep the engine running. I'll be right back.
Tom motoru çalışır durumda bıraktı.
- Tom left the motor running.
Orada çalışan kız kız kardeşimdir.
- The girl running over there is my sister.
Tom çalışan bir duş duydu.
- Tom heard the shower running.
Mayuko bizi karşılamak için koşarak geldi.
- Mayuko came running to meet us.
Tom Judy'den bir mektupla koşarak geldi.
- Tom came running with a letter from Judy.
Ken o zaman çalışıyordu.
- Ken was running at that time.
Trenler geç çalışıyor.
- The trains are running late.
Motor çalışırken hissettim.
- I felt the engine running.
Sayacı çalışırken bırak.
- Keep the meter running.
New York'ta o kadar çok kirlenme var ki koşucular genellikle maske takarlar.
- There is so much pollution in New York that joggers often wear masks when running.
Tom elektrik ve akarsu olmadan ormanda yaşıyor.
- Tom lives in the woods without electricity and running water.
Koşan küçük bir çocuk gördüm.
- I saw a little boy running.
Orada koşan adam amcam.
- The man running over there is my uncle.
Geyik tek başına koşuyordu.
- The deer was running by itself.
Bazen kendimi tekerlek üzerinde koşan bir hamster gibi hissediyorum.
- Sometimes, I feel like a hamster running on a wheel.
His running of the business leaves something to be desired.
Running for their lives was all they could do after the explosion.
running taps.