Bunlar senin siparişlerin.
- Those are your orders.
Onların siparişleri neydi?
- What were their orders?
Onun siparişi pastırma ve yumurtadır.
- Bacon and eggs is his order.
Kitabı ABD'deki yayıncıdan sipariş verdi.
- He ordered the book from the publisher in the United States.
Tom Mary'den emirler almayı reddediyor.
- Tom refuses to take orders from Mary.
Onun emirlerini yerine getirmeliyiz.
- We must execute his orders.
Sipariş vermek için hazır mısınız?
- Are you ready to order?
Sipariş vermek ister misiniz?
- Would you like to order?
Ne ısmarlamak istiyorsunuz,beyler?
- What do you wish to order, gentlemen?
Hey, siz arkadaşlar pizza ısmarlamak istiyor musunuz?
- Hey, do you guys want to order a pizza?
Tom her şeyin düzenli olduğunu düşündü.
- Tom thought everything was in order.
Her şey düzenli görünüyor.
- Everything looks in order.
Tom'a bir şey yapmasını emretmek zorunda değildim.
- I never had to order Tom to do anything.
Tom pizza sipariş etmek isteyen tek kişi değil.
- Tom isn't the only one who wants to order a pizza.
Bir sandviç sipariş etmek istiyorum.
- I would like to order a sandwich.
Biletler başvuru sırasına göre ayrılacak.
- Tickets will be allotted in order of application.
Sıraya gir ve kapıya doğru düzenli olarak yürü.
- Line up and walk to the door in order.
O, odasını düzenledi.
- He put his room in order.
Onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.
- Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order.
Tom bir tarikata üyeydi.
- Tom belonged to a religious order.
Başkan emir vermek için toplantıyı aradı.
- The chairman called the meeting to order.
Sana asla hiç emir vermek istemiyorum.
- I never give you any orders.
İngiliz komutan adamlarına gece dinlenmelerini emretti.
- The British commander ordered his men to rest for the night.
Benim komutanın emirlerini görmezden gelemiyorum.
- I can't ignore my commanding officer's orders.
Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir zincir denilir.
- A totally ordered set is often called a chain.
Yarışa katılmak için yeni bir takım kuruldu.
- A new team was formed in order to take part in the race.
Sami'nin SUV'u mükemmel çalışır durumda.
- Sami's SUV is in perfect working order.
Bugün, öğretmenimiz bize sigara içenlerin asla büyümeyeceğini söyledi. Bunu kanıtlamak için, Petya adında bir yedinci sınıf öğrencisini vurdu.
- Today, our teacher told us that those who smoke will never grow up. In order to prove it, she shot a seventh-grader named Petya.
O sınıfı geçmek için biraz ekstra kredi çalışması yaptım.
- I did some extra credit work in order to pass that class.
İki hamburger sipariş ettim.
- I ordered two hamburgers.
Bir sandviç sipariş etmek istiyorum.
- I would like to order a sandwich.
Veri açığının üstesinden gelmek için, basit bir yöntem geliştirdim.
- In order to overcome the data gap, I developed a simple methodology.
Onun odası her zaman düzensizdir.
- His room is always out of order.
Uçağın kontrolleri düzensizdi.
- The controls of the plane were out of order.
Alfabetik sıralamaya göre öğrenci isimlerinin bir listesini yaptım.
- I made a list of the students' names in alphabetical order.
İsimler alfabetik olarak sıralanmıştır.
- The names are in alphabetical order.
Japon halkı duygularını ifade etmek için hediyeleri takas eder.
- Japanese people exchange gifts in order to express their feelings.
Babanın kim olduğu umurumda değil. Hala benim emirlerime uymak zorundasın.
- I don't care who your father is. You still have to follow my orders.
Türkçe'nin farklı bir sözcük sırası var.
- Turkish has a different word order.
Biletler başvuru sırasına göre ayrılacak.
- Tickets will be allotted in order of application.
Onları düzeltmek için cümleleri benimsiyor musun?
- Have you been adopting sentences in order to correct them?
Kitaplarınızı düzeltin.
- Put your books in order.
Şu anda bu tür tüm kazaklar bitti. Onları Tokyo'daki ana mağazadan sipariş edeceğiz.
- All sweaters of this type are out of stock now. We'll order them from the main store in Tokyo.
Dün bir Türkçe gramer sipariş ettim.
- I ordered a Turkish grammar yesterday.
Odasını her zaman iyi durumda tutar.
- She always keeps her room in good order.
Sami'nin SUV'u mükemmel çalışır durumda.
- Sami's SUV is in perfect working order.
Tom ne ısmarlayıp ısmarlamayacağına karar veremiyor.
- Tom can't decide what to order.
Affedersiniz fakat ben bunu ısmarlamadım.
- Excuse me, but I didn't order this.
Onu Boston'dan posta havalesi ile aldım.
- I got it mail order from Boston.
Gelişmeleri takip etmek için üç çeşit gazete okurum.
- I read three kind of newspapers in order to keep abreast with the times.
Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
- In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers.
Sana hediye yollayabilmem için adresine ihtiyacım var.
- I need your address in order to send you a present.
Bu sabah kuzenimi yolcu etmek için havaalanına gittim.
- This morning I went to the airport in order to see my cousin off.
Biz sorunları çözmek ve bilgiyi düzenlemek için bilgisayarlar kullanırız.
- We use computers to solve problems and to put information in order.
Gitmeden önce kitaplarımı düzenlemek için vaktim yok.
- I have no time to put my books in order before I go.
Tebrikler kesinlikle usulüne uygun.
- Congratulations are definitely in order.
Tom yasaklama emrini ihlal etti.
- Tom violated the restraining order.
Tom emri yerine getirmeyi reddetti.
- Tom refused to execute the order.
Tom işlerini düzene koydu.
- Tom put his affairs in order.
İngilizlerin kanuna ve düzene çok saygıları var.
- The British have a lot of respect for law and order.
Taro, Londra'dan bazı İngilizce konuşma ders kitapları ısmarladı.
- Taro ordered some English conversation textbooks from London.
Sana biraz tatlı ısmarladım.
- I've ordered you some dessert.
A pint of lager, plase. - Sorry, mate, you missed last orders.
Magnolias belong to the order Magnoliales.
... SAL KHAN: But you're doing it at one, two orders of magnitude ...
... and rank orders which they don't genuinely believe ...