How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
These medicines should be taken three times a day.
- Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.
She'll try it once more.
- O onu bir kez daha deneyecek.
Please say it once more.
- Lütfen onu bir kez daha söyleyin.
She was late once again.
- Bir kez daha geç kalmıştı.
Stir once every fifteen minutes.
- Her on beş dakikada bir kez karıştırın.
This time, you won't escape punishment.
- Bu kez cezadan kaçamazsın.
This time is going to be different.
- Bu kez farklı olacak.
She was late once again.
- Bir kez daha geç kalmıştı.
Let's try once again.
- Bir kez daha deneyelim.
Brush your teeth twice a day at least.
- Dişlerini günde en az iki kez fırçala.
I've climbed Mt. Fuji twice.
- Ben iki kez Mt. Fuji'ye tırmandım.
I have been to Kyoto one time.
- Bir kez Kyoto'da bulundum.
I'm only going to ask you this one time, Tom.
- Ben bunu sana sadece bir kez soracağım, Tom.
This style of hairdressing first appeared in the early 19th century.
- Kuaförlüğün bu stili 19. yüzyılın başlarında ilk kez görüldü.
I saw Yoshida for the first time in five years.
- Ben, beş yıl içinde, ilk kez Yoshida ile görüştüm.
We go to the theater once every two weeks.
- Biz her iki haftada bir kez tiyatroya gideriz.
They go to watch a play once every month.
- Onlar her ay bir kez maç izlemeye giderler.
If I go by air one more time, I'll have flown in an airplane five times.
- Ben bir kez daha hava yoluyla gidersem uçakta beş kez uçmuş olurum.
Let's try one more time.
- Bir kez daha deneyelim.
The two sides clashed several times.
- İki taraf birçok kez çatışmaya girdi.
Tom has been arrested several times.
- Tom birçok kez tutuklandı.
I will side with you just this once.
- Sadece bu kez yanında olacağım.
Tom's a first-time offender.
- Tom bir ilk kez yakalanan.
Two weeks ago, I visited Disneyland for the first time.
- İki hafta önce, ilk kez Disneyland ziyaret ettim.
I saw a movie for the first time in two years.
- İki yılda ilk kez bir film izledim.
Why can't you be nice for once?
- Neden bir kez olsun kibar olamıyorsun?
I wish for once I could be something.
- Keşke bir kez bir şey olabilsem.
You can not appreciate the poem until you have read it many times.
- Birçok kez okuyuncaya kadar şiiri kavrayamazsın.
We have been to Tokyo many times.
- Biz birçok kez Tokyo'da bulunduk.
Tom has done that plenty of times.
- Tom onu birçok kez yaptı.
That's happened to me plenty of times.
- Bu birçok kez başıma geldi.
Tom drank twice as much beer as Mary did.
- Tom Mary'nin içtiği kadar çok birayı iki kez içti.
Although I had taken two pills two times, my headache did not go away.
- İki kez iki hap almama rağmen, baş ağrım hâlâ geçmedi.
I have attempted suicide two times.
- Ben iki kez intihar girişiminde bulundum.
I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
- Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
He has done better than last time.
- O, son kez yaptığından daha iyi yaptı.
On June 21st, 1974, José had breakfast with Liliana for the last time.
- 21 Haziran, 1974'te Jose son kez Liliana ile birlikte kahvaltı yaptı.
I saw her for the last time.
- Ben onu son kez gördüm.
She doesn't like the way he orders Kerry around either. 'Kez'll make ya one,' he'd said automatically when Madeline said she'd love a nice cup of tea.