Did you make it by yourself?
- Onu kendiniz mi yaptınız?
Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
Thou shalt love thy neighbour as thyself.
- Komşunu kendin gibi sevmelisin.
Thou shalt respect all weaknesses, and shalt constitute thyself the defender of them.
- Tüm zayıflıklara saygı göstermelisin ve kendini onların savunucusu tayin etmelisin.
Put yourself in my position.
- Kendini benim yerime koy.
Put yourself in my place.
- Kendini benim yerime koy.
I perceive myself as my own god.
- Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
Self-help is the best help.
- Kendi kendine yardım en iyi yardımdır.
Tom doesn't seem to have any self-confidence.
- Tom kendine güveni var gibi görünmüyor.
Tom and Mary spoke in their respective languages.
- Tom ve Mary kendi dillerinde konuştu.
Both Fadil and Layla continued to climb their respective career ladders.
- Hem Fadıl hem de Leyla, kendi kariyer merdivenlerini tırmanmaya devam ettiler.
It is more difficult to defend oneself than to defend someone else. Those who doubt it may look at lawyers.
- Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.
It's very difficult to know oneself.
- Kendini bilmek çok zordur.
She wears high heels to make herself look taller.
- O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.
She always comforted herself with music when she was lonely.
- O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
He taught himself French.
- Kendisine Fransızca öğretti.
The candle went out by itself.
- Mum kendiliğinden söndü.
After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
- Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
The candle went out by itself.
- Mum kendiliğinden söndü.
America fancies itself the world's freest nation.
- Amerika, kendisinin dünyanın en özgür ülkesi olduğundan hoşlanıyor.
After the concert, Tom signed autographs.
- Tom konserden sonra kendi el yazılarını imzaladı.
Tom was signing autographs in front of the theater.
- Tom tiyatronun önünde kendi el yazısıyla imza atıyordu.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
He gathered his children around him.
- O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
First of all, please do a simple self-introduction.
- Her şeyden önce, lütfen basit bir kendini tanıtım yap.
Worse than a simple fool is a fool believing himself intelligent.
- Kendini zeki sanan bir aptal, basit bir aptaldan daha kötüdür.
I showed her my room.
- Ona kendi odamı gösterdim.
The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.
- Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.
He was unconscious for several days.
- Birkaç gündür kendinde değildi.
Tom speaks several languages fluently, but for his job, he only translates into his native language.
- Tom birkaç dili akıcı olarak konuşur fakat onun işi gereği, o sadece kendi ana diline çeviri yapar.
From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
- Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
I saw it with my own eyes.
- Onu kendi gözlerimle gördüm.
I hope to own my own house someday.
- Bir gün kendi evime sahip olmayı umuyorum.