We men are used to waiting for the women.
- Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
The women really gave it their utmost.
- Kadınlar gerçekten ellerinden geleni yaptılar.
He always has luck with the ladies.
- Kadınlarla şansı hep yaver gider.
He really was a ladies' man.
- O gerçekten kadınlarla iyi anlaşan bir erkekti.
The home is the woman's world, the world is the man's home.
- Ev kadınların dünyasıdır, dünya erkeklerin evidir.
The woman eats an orange.
- Kadın bir portakal yiyor.
She is a selfish woman.
- O bencil bir kadındır.
He wanted female companionship.
- O kadın arkadaşlık istedi.
The patients in this study consisted of 30 males and 25 females.
- Bu çalışmadaki hastalar, 30 erkek ve 25 kadından oluşmaktadır.
Many young women in their 20s plan to go abroad during their summer holidays.
- Yirmili yaşlarda birçok geç kadın yaz tatilleri esnasında yurt dışına gitmeyi planlıyorlar.
The women really gave it their utmost.
- Kadınlar gerçekten ellerinden geleni yaptılar.
One out of 455 women doesn't realize she's pregnant until the twentieth week of pregnancy.
- 455 kadından bir kadın gebeliğinin yirminci haftasına kadar hamile olduğunu fark etmez.
She is a selfish woman.
- O bencil bir kadındır.
I was looking at a pretty hen.
- Ben güzel bir kadına bakıyordum.
Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
- Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
The girl has grown into a slender woman.
- Kız ince belli bir kadın haline geldi.
Why are you hanging around with a married woman?
- Neden evli bir kadınla aylak aylak dolaşıyorsun?
Tom found out that Mary was a married woman.
- Tom, Mary'nin evli bir kadın olduğunu öğrendi.
Mary is one of the most beautiful women I've ever met.
- Mary, şimdiye kadar tanıştığım en güzel kadınlarından biridir.
Every Jack must have his Jill.
- Her erkeğin bir kadını olmalıdır.
That woman is his wife, I think.
- Sanırım, o kadın onun karısıdır.
He left his wife and shacked up with a woman half her age.
- O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor.
The old lady got down from the bus.
- Yaşlı kadın otobüsten indi.
That poor lady is disabled.
- Şu zavallı kadın engelli.
At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear.
- Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.
Mary is a femme fatale.
- Mary bir baştan çıkaran kadın.
The lady's wish is my command.
- Kadının isteği benim emrimdir.