Maybe you'll come back to me?
- Belki bana geri döneceksin?
Maybe we can make a deal.
- Belki de bir anlaşma yapabiliriz.
It will rain perhaps tomorrow.
- Yarın belki yağmur yağacak.
Hunger is perhaps the strongest of all human drives.
- Açlık insan güdülerinin belkide en güçlüsüdür.
Maybe Tom has problems.
- Belki de Tom'un sorunları vardır.
In retrospect, maybe I shouldn't have posted that photo in my blog.
- Geriye dönüp bakıldığında, belki de o fotoğrafı benim bloğa koymamalıydım.
The cleanup at the Fukushima Daiichi plant could take years, possibly decades.
- Fukushima Daiichi tesisindeki temizlik, yıllar belki de on yıllar sürebilir.
Can you possibly help me?
- Belki bana yardımcı olabilirsiniz?
You should probably tell Tom you don't want to do that.
- Belki de Tom'a bunu yapmak istemediğini söylemen gerekir.
She probably didn't have sex with him.
- Belki de onunla seks yapmadı.