تعريف a trap في الإنجليزية التركية القاموس.
- trap
- {i} kapan
Bazı insanlar kendini kapana kısılmış gibi hissetti.
- Some people felt trapped.
Tom kapana kısılmış hissediyor.
- Tom is feeling trapped.
- trap
- tuzak
Onlar tilkiyi bir tuzakla yakaladılar.
- They caught the fox with a trap.
Çelik tuzakları yasadışıdır.
- Steel traps are illegal.
- net
- {f} ağ ile tutmak
- trap
- ayırıcı
- trap
- trappean volkanik kara taş benzeri
- trap
- (Askeri) TUZAK: Düşman personeline zayiat verdirmek ve savunmayı kuvvetlendirmek maksadıyla, belirli yerlerde, çeşitli şekillerde ve gizli olarak yerleştirilen patlayıcı tertibat. Bak. "trapmine" ve "booby trap"
- net
- {i} file
Kelebekleri bir fileyle yakaladım.
- I captured butterflies with a net.
- trap
- {f} kapan kurmak
- trap
- {f} kapana kıstırmak
- trap
- tuzak tutmak
- trap
- tuzak kurmak
- trap
- tıkaç
- trap
- kapanla yakalamak
- trap
- set çekmek
- trap
- kapanla donatmak
- trap
- kondenstop
- trap
- mandepsi
- trap
- tuzağa düşürülmüş
Tuzağa düşürülmüş gibi görünüyoruz.
- We seem to be trapped.
İnsanlar kendilerini tuzağa düşürülmüş hissetmekten nefret ederler.
- People hate feeling trapped.
- trap
- avlamak
- trap
- (İnşaat) döşeme kapağı
- trap
- pusuya düşürmek
- trap
- kapan ile yakalamak
- trap
- ata süslü çul örtmek
- trap
- ağına düşürmek
- trap
- tongaya bastırmak
- trap
- bezemek
- trap
- desise
- trap
- (İnşaat) tutmak
- trap
- tutucu
- trap
- kapak takmak
- trap
- (İnşaat) merdiven kapağı
- net
- ağ
Sosyal ağlarda hırsızlar, sahteciler, sapıklar veya katiller olabilir. Güvenliğiniz için, onlara inanmamalısınız.
- There may be thieves, fakers, perverts or killers in social networks. For your security, you shouldn't believe them.
Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
- Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
- net
- (ağ ile) yakalamak
- net
- kâr etmek
- trap
- tuzağa düşürmek
- trap
- ağız
- trap
- {f} tuzağa düşür
Tom tuzağa düşürüldü.
- Tom has been trapped.
Timsah antilopu nehri geçerken tuzağa düşürdü.
- The crocodile trapped the gnu as it tried to cross the river.
- trap
- (Elektrik, Elektronik) 1. Bazı elektronik devrelerde, belli frekansları bastırmak ya da geçişini engellemek için kurulan düzenek/devre.2. Her hangi bir frekanstaki akımın yolu üzerine konulan ve rezonansa geldiği frekanstaki akımın akışını engelleyen paralel rezonans devresi.3. Çok bandlı antenlerde antenin farklı bandlar için boyutlandırılmış kısımları arasına konulan ve onları elektriksel anlamda birbirlerinden izole eden devre/düzenek
- trap
- uzak
- TRAP
- (Askeri) hava aracı ve personelin taktik kurtarılması (Deniz Piyadeleri); taktikle ilgili uygulamalar; tank, bomba taşıyıcı, adaptör ve pilonlar; terörizm arama ve analiz programı (tactical recovery of aircraft and personnel (Marine Corps); tactical related applications; tanks, racks, adapters, and pylons; terrorism research and analysis program)
- net
- (sıfat) net, kesintisiz
- net
- son/n
- net
- (fiil) ağ yapmak, ağ ile yakalamak, tuzağa düşürmek, kazanmak, kâr etmek
- net
- (Askeri) KAMUFLAJ AĞI: Bak. "camouflage net"
- net
- {f} ağ ile yakalamak
- net
- {i} tül
- net
- ağ ile avlamak
- net
- (Tekstil) ağ ( örgü )
- net
- {f} kazanmak, kâr etmek
- net
- {s} kesintisiz
- net
- net ball ağa dokunduktan sonra rakibin sahası içine düşen tennis net tenis ağı
- net
- {s} net, kesintisiz
- net
- ağ örmek
- net
- {i} tuzak
- net
- (Askeri) Ağ, şebeke, çevrim (Muhabere)
- trap
- {f} (ata) süslü koşum takımı geçirmek; (ata) süslü çul örtmek
- trap
- {i} kum engeli (golf)
- trap
- {i} hafif araba
- trap
- {f} oyuna getirmek
- trap
- {i} gaga
- trap
- tut/tuzağa düşür
- trap
- dans orkestrasında
- trap
- {f} kapan ile
- trap
- kapan,v.tuzağa düşür: n.tuzak
- trap
- {i} iki kişilik araba
- trap
- {i} argo ağız, gaga
- trap
- ağız/araba/tuzak
- trap
- dili eşya
- trap
- {i} fırlatıcı
- trap
- süslemek
- trap
- pıl pırt
- trap
- {f} kapak takmak (gaz kaçırmasın diye)
- trap
- atlara süslü takım koymak
- trap
- {i} dolap
- trap
- iki tekerlekli at arabası
- trap
- {f} yakalamak
Hamam böceklerini yakalamak için tuzaklar kurduk.
- We set out traps for catching cockroaches.
Hayvanı yakalamak için bir tuzak kurdu.
- He set a trap to catch the animal.
- trap
- bir çeşit volkanik kara taş
- trap
- {i} volkanik siyah taş
- trap
- {i} hile, desise, dolap, tuzak
- trap
- fak
- trap
- kapanca