Hasta tamamen iyileşti.
- The patient made a full recovery.
O, kendisinin hasta olduğuna inandırdı.
- She made believe that she was sick.
Kırık kapıya geçici bir onarım yaptım.
- I made a temporary repair to the broken door.
Onun kalesi kırık camdan yapılmıştı.
- His castle was made of broken glass.
Tom bir deli gibi çalıştı.
- Tom worked like a madman.
Tom beni deli ediyor.
- Tom is driving me mad.
Eşiniz size çok kızgın.
- Your wife is mad at you.
Niçin bana kızgınsın?
- Why are you mad at me?
Solucanlar bir çiftçinin en iyi arkadaşıdır.
- Earthworms are a gardener's best friends.
Dollbergen'li çocuk ayakkabısını bir solucanla bağlarken, Her şey mümkün dedi.
- “Everything is possible”, the boy from Dollbergen said, tying his shoe with an earthworm.
Tom sinirli görünüyordu.
- Tom looked like he was mad.
Tom bana sinirli ama onu suçladığımı söyleyemem.
- Tom is mad at me and I can't say I blame him.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
Tom Mary'ye çılgıncasına âşıktı.
- Tom was madly in love with Mary.
O kadar üzgündü ki neredeyse çıldırmıştı.
- He was so sad that he almost went mad.