My mother is not accustomed to hard work.
 - Annem zor işe alışık değildir.
I am not accustomed to speaking in public.
 - Ben herkesin önünde konuşmaya alışık değilim.
Soldiers are used to danger.
 - Askerler tehlikeye alışıktırlar.
I'm not used to this heat.
 - Bu ısıya alışık değilim.
Mr Kaifu is used to making speeches in public.
 - Bay Kaifu halka açık konuşmalar yapmaya alışıktır.
Tom isn't used to walking barefooted.
 - Tom yalın ayak yürümeye alışık değildir.