a tiny particle; a small amount of something; a jot

listen to the pronunciation of a tiny particle; a small amount of something; a jot
İngilizce - Türkçe

a tiny particle; a small amount of something; a jot teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

prick
{i} k.dili. pis herif
prick
dalamak
prick
batırmak
prick
hafifçe delmek
prick
toprağa dikmek
prick
{f} hafifçe del
prick
hıyar
prick
sokma
prick
batmak
prick
diken

Emilien kızarmış dikenli incir yemek istiyor. - Emilien wants to eat fried prickly pears.

Devedikenden daha dikenli bir bitki yoktur. - There's no plant more prickly than a thistle.

prick
yarak
prick
delik
prick
{i} iğne

O, bir iğne ile kendini deldi. - He pricked himself with a pin.

Ahh! kendime iğne batırdım! - Ouch! I've pricked myself!

prick
{f} 1. sivri bir
prick
{f} iğne batırmak
prick
{i} delinme
prick
sokmak
prick
sivri uçlu alet
prick
{i} delik (sivri uçla)
İngilizce - İngilizce
prick
a tiny particle; a small amount of something; a jot