Sabun gözlerimi acıttı.
- The soap hurt my eyes.
Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.
- Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.
Ilık su ve sabunla yüzünü yıka.
- Wash your face with warm water and soap.
Ellerinizi sabunla yıkayın.
- Wash your hands with soap.
Hayatım bir pembe dizidir.
- My life is a soap opera.
Dan o pembe dizinin hiçbir bölümünü kaçırmadı.
- Dan didn't miss any episode of that soap opera.
What will she do without being able to watch her stories?.