Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.
- Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.
O, sabun kabarcıklarını üfledi.
- He blew soap bubbles.
Küfretme yoksa ağzını sabunla yıkarım.
- Don't curse or I'll wash your mouth out with soap.
Ellerinizi sabunla yıkayın.
- Wash your hands with soap.
Saat 08.00 pembe dizisini izliyor musunuz?
- Do you watch the 8 o'clock soap opera?
Pembe dizi bağımlısıyım.
- I'm addicted to soap operas.
What will she do without being able to watch her stories?.