İngilizce - Türkçe
a sense of propriety and consideration for others teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- grace
- zarafet
Partideki herkes onun zarafetiyle büyülendi.
-Everybody at the party was charmed by her grace.
Yoko bizi şaşırtan bir zarafetle dans etti.
-Yoko danced with a grace that surprised us.
- grace
- lütuf
O yemeden önce lütuf dedi.
-He said grace before eating.
- grace
- {i} zarafet, letafet, incelik
- grace
- şükran duası
- grace
- şeref vermek
- grace
- bezemek
- grace
- güzellik
Zarafeti olmayan güzellik kokusu olmayan bir gül gibidir.
-Beauty without grace is like a rose without a scent.
- grace
- süre
- grace
- teşrif etmek
- grace
- {i} zerafet
Onun bile özür dileme zerafeti yok.
-He did not even have the grace to apologize.
Lola zerafetle dans etti.
-Lola danced with grace.
- grace
- {f} süsle
- a sense of
- bir anlamda
- grace
- Hristiyanlık (yemekten önce veya sonra söylenen) şükran duası
- grace
- şereflendirmek, onurlandırmak
- grace
- ertelenme süresi: "İ'll give you a week's grace. - Sana bir haftalık mühlet vereceğim."
- grace
- {i} ertelenme süresi: I'll
- grace
- {i} (Allaha özgü) inayet
- grace
- {i} (Hristiyanlık) (yemekten önce/sonra söylenen) şükran duası
İlgili Terimler
İngilizce - İngilizce
a sense of propriety and consideration for others teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- grace
- seemliness
a sense of propriety and consideration for others
Heceleme
a sense of pro·pri·e·ty and con·sid·e·ra·tion for othersTürkçe nasıl söylenir
ı sens ıv prıprayıti ınd kınsîdıreyşın fôr ʌdhırzTelaffuz
/ə ˈsens əv prəˈprīətē ənd kənˌsədərˈāsʜən ˈfôr ˈəᴛʜərz/ /ə ˈsɛns əv prəˈpraɪətiː ənd kənˌsɪdɜrˈeɪʃən ˈfɔːr ˈʌðɜrz/
Resimler
Favoriler