Öğretmen çocukları, yaramazlık ettiklerinde ya da çarpım tablolarını ezbere okuyamadıklarında döverdi.
- The teacher caned the children if they misbehaved or were unable to recite their times tables.
Beş çarpı iki ona eşittir.
- Five times two equals ten.
Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
- I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
O zaman Japonya'da demiryolları yoktu.
- There were no railroads in Japan at that time.
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- They have lived here for a long time.
Oda uzun süredir boş.
- The room has been empty for a long time.
O kale eski antik çağda inşa edilmiştir.
- That castle was built in ancient times.
Diaoyu adaları çok eski çağlardan beri Çin toprağı olmuştur.
- The Diaoyu Islands have been Chinese territory since ancient times.
Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
- Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
Dün akşam iyi bir vakit geçirdim.
- I had a good time last evening.
Bir zaman makinen olduğunu hayal et.
- Imagine that you had a time machine.
Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
- Some read books just to pass time.