Kent etkinlikle doluydu.
 - The town was full of activity.
Bayan Tanaka, yeni öğretmen, Japoncayı haftada iki kez ilgili öğrencilerine müfredat dışı etkinlik olarak öneriyor.
 - Mrs. Tanaka, the new teacher, is offering Japanese as an extra curricular activity twice a week to interested students.
Birçok yerde, doğa insan faaliyeti tarafından tehdit edilir.
 - In many places, nature is threatened by human activity.
O, gönüllü faaliyetine kendini adamış.
 - She devoted herself to the volunteer activity.
Favori yaz etkinliğin nedir?
 - What's your favorite summer activity?
Senin gözde etkinliğin nedir?
 - What's your favorite activity?
Tatoeba, yalnızca imajını kötülemek ve faaliyetini aşağılamak isteyenleri işbirlikçi olarak kabul etmemeli.
 - Tatoeba should not admit as collaborators those who only wish to denigrate its image and demean its activity.
Tom hiçbir beyin aktivitesi işareti göstermiyor.
 - Tom is showing no signs of brain activity.