Kent etkinlikle doluydu.
 - The town was full of activity.
Siyasal etkinlikte bulunmak için zamanım yok.
 - I have no time to engage in political activity.
Öğrenme muhtemelen hemen hemen katıldığımız her faaliyette yer alır.
 - Learning probably takes place in virtually every activity in which we take part.
Televizyon izlemek pasif bir faaliyettir.
 - Watching TV is a passive activity.
Zamanının çoğunu hangi etkinliği yaparak geçirirsin?
 - What activity do you spend most of your time doing?
Senin gözde etkinliğin nedir?
 - What's your favorite activity?
Tom hiçbir beyin aktivitesi işareti göstermiyor.
 - Tom is showing no signs of brain activity.
Tatoeba, yalnızca imajını kötülemek ve faaliyetini aşağılamak isteyenleri işbirlikçi olarak kabul etmemeli.
 - Tatoeba should not admit as collaborators those who only wish to denigrate its image and demean its activity.