O, bir tavuk satın aldı.
- She bought a chicken.
Biz, öğleyin pizza ve tavuk yedik.
- We've eaten pizza and chicken at noon.
Tavuğun sekiz tane civcivi vardır.
- The hen has eight chicks.
Tavuğun civcivleri yumurtadan çıkıyorlar.
- The hen's chicks are hatching.
Bir hindi, bir piliçten biraz daha büyüktür.
- A turkey is a little bigger than a chicken.
Tabakta bir parça piliç, bir patates ve biraz yeşil bezelye vardı.
- On the plate was a piece of chicken, a potato and some green peas.
Arabaya bir piliç atalım.
- Let's pick up a chick.
Bu piliç çok pişirilmiş.
- The chicken is overcooked.
Tabakta bir parça piliç, bir patates ve biraz yeşil bezelye vardı.
- On the plate was a piece of chicken, a potato and some green peas.
chicken out olarak sözlükte yer alıyor.
Fırında kızartılmış tavuğu severim.
- I like roast chicken.
Babam tavuk kızartmak için ateş kullanır.
- Dad uses fire to roast a chicken.
Su çiçeği çocuklarda yaygın bir hastalıktır.
- Chicken pox is a common sickness in children.
Suçiçeği yaygın bir çocukluk hastalığıdır.
- Chicken pox is a common childhood illness.
Sen böyle bir korkaksın.
- You're such a chicken.
Tom, kızarmış tavuk seviyor.
- Tom loves fried chicken.
Babam tavuk kızartmak için ateş kullanır.
- Dad uses fire to roast a chicken.
This case will make a stir, sir, he remarked. It beats anything I have seen, and I am no chicken..
... Double-Double from In-N-Out Burger or chicken nuggets ...
... my guitar player will lean over to me and say, "That girl is dressed like a chicken." ...