Adam fakir olarak doğmaktan utanıyordu.
- The man was ashamed of being born poor.
Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.
- Be born, get married, and die; always bring money.
Şubat ayında doğanlar diğer aylarda doğanlardan ayın daha yüksek yüzdesini doğum günlerini kutlayarak harcarlar.
- People born in February get to spend a higher percentage of the month celebrating their birthdays than those born in other months.
Onlar Tayland doğumlular.
- They were born in Thailand.
Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki bir savaşın patlak verdiği Aralık 1941'de henüz doğmamıştım.
- I was not yet born when a war between Japan and the U.S. broke out in December 1941.
Babam, ben doğmadan önce öldü.
- My dad died before I was born.
Savaşın bittiği yıl doğmuşum.
- The year the war ended, I was born.
O bir Amerikalı, ama o Japonya'da doğmuş ve büyümüş olduğu için, oldukça akıcı bir şekilde Japonca konuşabiliyor.
- He is an American, but as he was born and brought up in Japan, he can speak Japanese quite fluently.
Kent doğuştan liderdir.
- Kent is a born leader.
Kojin Kudo bir doğuştan şairdir.
- Kojin Kudo is a born poet.
Şubat ayında doğanlar diğer aylarda doğanlardan ayın daha yüksek yüzdesini doğum günlerini kutlayarak harcarlar.
- People born in February get to spend a higher percentage of the month celebrating their birthdays than those born in other months.
Denizde doğan bebeklere ne olur?
- What happens to babies who are born at sea?
29 haziran 1979 da zonguldakta doğdu.
İsa, Meryem'in bir çocuğu olarak doğdu.
- Jesus was born of Mary.
1988'de York'ta doğdum.
- I was born in 1988 in York.
Smith was aborn on January 13, 1862.
I ought really to have called him my sergeant. He's a born sergeant. That's as much as to say he's a born scoundrel.
... being in front of 50,000 fans screaming, "I was born this ...
... parents; Ann's dad was born in Wales and is a first-generation American. We welcome ...