öğrenilmiş

listen to the pronunciation of öğrenilmiş
Türkçe - İngilizce
learned

Bullying is a learned behavior. - Zorbalık öğrenilmiş bir davranıştır.

inbred
öğren
learn

One of my dreams is to learn Icelandic. - Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.

Learning a foreign language is difficult. - Yabancı dil öğrenmek zordur.

öğren
{f} learning

That didn't happen when I was learning Esperanto. - O Esparanto öğrenirken olmadı.

I am learning a little English. - Ben biraz İngilizce öğreniyorum.

öğren
{f} learned

I learned a lot about Greek culture. - Yunan kültürü hakkında çok şey öğrendim.

To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses. - Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.

öğren
{f} learnt

What I have learnt is not just the Chinese language, but something about the country itself as well. - Sadece Çince dilini değil ama aynı zamanda ülkenin kendisi hakkında da bir şeyler öğrendim.

I've learnt nothing from the teacher. - Öğretmenden hiçbir şey öğrenmedim.

başkasından öğrenilmiş
secondhand
kendi kendine öğrenilmiş
self taught
rip öğrenilmiş yönler
rip-learnt routes
öğren
internalize
öğrenilmiş