çirkinleştirme

listen to the pronunciation of çirkinleştirme
Türkçe - İngilizce
disfigurement
deformation
disfiguring
çirkin
ugly

Between ourselves, the fat ugly witch is on a diet. - Aramızda kalsın, şişman çirkin cadı diyet yapıyor.

I can truly say that baby is ugly. - Bebeğin çirkin olduğunu gerçekten söyleyebilirim.

çirkin
nasty
çirkin
outrageous

Sami liked to provoke Layla by saying outrageous things. - Sami, Leyla'yı çirkin şeyler söyleyerek kışkırtmaktan hoşlanıyordu.

Is that really so outrageous? - Gerçekten o kadar çirkin mi?

çirkin
ugly, hideous, ill-favoured; unpleasant, unseemly, nasty, offensive, mean, shameful, unsavoury, obnoxious, repugnant, inelegant; indecent, dirty
çirkin
grim
çirkin
laid
çirkin
indecent
çirkin
gross
çirkin
(Dilbilim) out of all proportion to
çirkin
seamiest
çirkin
uncalled-for
çirkin
graceless
çirkin
homeliness
çirkin
unsavoury
çirkin
improper
çirkin
unhandsome
çirkin
seamier
çirkin
subfusc
çirkin
god-awful
çirkin
ill-favoured
çirkinleştirmek
blemish
çirkin
hard-favored
çirkin
unlovely
çirkin
repugnant
çirkin
unsightly

He has unsightly hairs growing out of his ears. - Onun kulağının dışında büyüyen çirkin tüyleri var.

çirkin
flagitious
çirkin
homely
çirkin
nefarious
çirkin
horrid
çirkin
seamy

There is a seamy side to everything. - Her şey için bir çirkin taraf vardır.

çirkin
eye sore
çirkin
dirty

He exclaimed, What a dirty face you have! - Ne çirkin bir yüzün var! diye bağırdı.

He's a dirty old man. - O, çirkin yaşlı bir adamdır.

çirkin
filthy
çirkin
mean

Tom insisted that he didn't mean to say that Mary was ugly. - Tom Mary'nin çirkin olduğunu söylemek istemediğinde ısrar etti.

çirkinleştirmek
uglify
çirkinleştirmek
deface
Çirkin
minging
çirkin
obnoxious
çirkin
ill-favored
çirkinleştirmek
disfigure
çirkin
god awful
çirkin
misshapen
çirkin
ugly (in appearance)
çirkin
inelegant
çirkin
unpleasant
çirkin
heinous
çirkin
shapeless
çirkin
eldritch
çirkin
unattractive

Do you find me unattractive? - Beni çirkin buluyor musun?

Even before the plastic surgery, Mary wasn't unattractive. - Plastik cerrahiden önce bile, Mary çirkin değildi.

çirkin
beastly
çirkin
ugly, unbecoming, shameful, disgusting
çirkin
foul
çirkin
ill favoured [Brit.]
çirkin
hideous
çirkin
plain
çirkin
flagrant
çirkin
uncomely
çirkin
uncalledfor
çirkin
offensive
çirkin
ill favoured
çirkin
ill favored
çirkin
shameful
çirkin
frowsy
çirkin
ungainly
çirkin
{s} uncouth
çirkin
hardfavored
çirkinleştirmek
to make ugly, to disfigure, to blemish
çirkinleştirmek
deform
çirkinleştirmek
to make (someone, something) ugly, spoil the appearance (of)
Türkçe - Türkçe
Çirkinleştirmek işi
Çirkin
suratsız
Çirkin
(Osmanlı Dönemi) HUNAYİS
Çirkin
(Osmanlı Dönemi) İSTENBE
ÇİRKİN
(Osmanlı Dönemi) Kanlı, irinli çıban veya yara
ÇİRKİN
(Osmanlı Dönemi) Çok kirli
ÇİRKİN
(Osmanlı Dönemi) f. Güzel olmıyan
çirkin
Yakışık almayan: "Bu boş ve çirkin iddiayı bir kere de onun ağzından işitmek istedim."- Ö. Seyfettin
çirkin
Göze veya kulağa hoş gelmeyen, güzel karşıtı: "Kız öyle müstesna bir güzelliğe sahip olmamakla beraber çirkin de değildi."- H. R. Gürpınar
çirkin
Karanlık, dalavereli, şüpheli: "Dedikodular artmış, o da bu çirkin işler içinde kalmak istemediğinden çekilmiş."- M. Ş. Esendal
çirkin
Yakışık almayan
çirkin
Karanlık, dalavereli, şüpheli
çirkin
Göze veya kulağa hoş gelmeyen, güzel karşıtı
çirkin
kokoroz
çirkin
semc
çirkin
ukubet
çirkin
kaknem
çirkin
sakil
çirkin
aknem
çirkinleştirmek
Çirkin bir duruma getirmek
çirkinleştirmek
Çirkin bir duruma getirmek: "Haliç'i adamoğulları çirkinleştirmek için ellerinden geldiği kadar çalışmışlardır."- B. R. Eyuboğlu
çirkinleştirme