The Khmer Rouge often used parables to justify their contradictory actions.
- Kızıl Kmerler çelişkili eylemlerini meşrulaştırmak için genellikle meseller kullanır.
My fluency is sufficient for many situations, but not for expressing my — often contradictory — emotions.
- Benim akıcılığım birçok durum için yeterlidir, fakat genellikle çelişkili durumlarımı ifade etmek için değil.
Tom had conflicting feelings.
- Tom'un çelişkili duyguları vardı.
We have conflicting opinions on the matter.
- Konuyla ilgili çelişkili görüşlerimiz var.
Our diplomacy and our military strategy were clearly in contradiction.
- Diplomatik ve askeri stratejimiz açıkça çelişki içindeydi.
I don't see it as a contradiction.
- Ben onu bir çelişki olarak görmüyorum.
Tom is feeling conflicted.
- Tom çelişkiye düşmüş hissediyor.
We have conflicting opinions on the matter.
- Konuyla ilgili çelişkili görüşlerimiz var.