çalınan

listen to the pronunciation of çalınan
Türkçe - İngilizce
stolen

He recovered his stolen wallet. - O, çalınan cüzdanını kurtardı.

The police have been searching for the stolen goods for almost a month. - Polis, neredeyse bir aydır çalınan eşyaları arıyor.

ringed
stolen from
çalınan melodi
(boru ile) piping
çanlarla çalınan melodi
carillon
çal
steal

I forgave the boy for stealing the money from the safe. - Kasadan parayı çaldığı için çocuğu bağışladım.

He was spotted stealing cookies. - Kurabiyeleri çalarken belirlendi.

çal
engage
çal
rang

She was just about to take a bath when the bell rang. - Zil çaldığında tam banyo yapmak üzereydi.

Although the alarm rang I failed to wake up. - Alarm çalmasına rağmen uyanamadım.

çal
(Sanat) grey
çal
{f} thieve

The thieves tried to steal the woman's car, but they couldn't because they didn't know how to drive a manual. - Hırsızlar kadının arabasını çalmak istedi fakat beceremediler çünkü düz vites kullanmasını bilmiyorlardı.

Thieves broke into the palace and stole the princess's diamonds. - Hırsızlar saraya girdi ve prensesin elmaslarını çaldılar.

çal
rung

Tom came into the classroom three minutes after the bell had rung. - Tom zil çaldıktan üç dakika sonra sınıfa girdi.

No sooner had the bell rung than the teacher came into the classroom. - Zil çalar çalmaz öğretmen sınıfa geldi.

çal
{f} chime
çal
walk away with
çal
{f} thieving

It appears that my husband is cheating on me with my friend. I want to tell her: You thieving cat!. - Bana öyle geliyor ki kocam beni arkadaşımla aldatıyor.Ona söylemek istiyorum:Sen kedi çalıyorsun!.

çal
(Bilgisayar) play

We heard the boy playing the violin. - Çocuğun Keman çaldığını duyduk.

How well can you play guitar? - Gitarı ne kadar iyi çalabiliyorsun?

çal
{f} stealing

I forgave the boy for stealing the money from the safe. - Kasadan parayı çaldığı için çocuğu bağışladım.

He is guilty of stealing. - O çalmaktan suçludur.

çal
mooch
çal
{f} stole

Mark Zuckerberg stole my idea! - Mark Zuckerberg fikrimi çaldı!

My car was stolen last night. - Dün gece arabam çalındı.

çal
{f} stolen

My car was stolen last night. - Dün gece arabam çalındı.

I had my bicycle stolen last night. - Dün gece bisikletimi çaldırdım.

çal
strum
çal
{f} ringed
çal
{f} ring

Did you hear someone ring the doorbell? - Birinin kapı zilini çaldığını duydun mu?

The phone is ringing. I'll get it. - Telefon çalıyor. Ben bakarım.

çal
purloin
çal
toll

For whom do the bells toll? - Çanlar kimin için çalıyor?

The bells of danger toll for them. - Onlar için tehlike çanları ağır ağır çalmaktadır.

çal
plagiarize
boru ile çalınan müzik
clarion
canlı çalınan bölüm
scherzo
gayda ile çalınan marş
pibroch
rüzgârla çalınan bir çenk
aeolian harp
yanlamasına çalınan flüt
fife
yavaş çalınan parça
largo
yaylı sazlarla çalınan müzik
stringed music
çal
shoplift

Sami shoplifted the latex gloves. - Sami dükkandan lateks eldivenler çaldı.

çal
pilfer
çal
start

Can you help me? I can't make out how to start this machine. - Bana yardımcı olur musun? Bu makineyi nasıl çalıştıracağımı bilmiyorum.

Tom started the engine. - Tom motoru çalıştırdı.

çal
toot

The tooth fairy wants to steal your teeth. - Diş perisi sizin dişlerinizi çalmak istiyor.

Türkçe - Türkçe

çalınan teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

ÇAL
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyi şiddetle kapmaya delâlet eder. Meselâ: Çal-yaka: Yakasından kapmak, şiddetle yakalamak
ÇAL
(Osmanlı Dönemi) İsimlere önden eklenip, onun daima hareket edip oynamakta olduğuna işaret ve delâlet eder. Meselâ: Çal-at : Durduğu yerde de hareket eden at
çal
Ala renk
çal
Taşlık yer, çıplak tepe
çal
ihtiyar
çal
Ot bağlamak için ottan yapılmış ip
çal
Fundalıklı yer
çal
Deste halindeki otu bağlamak için ottan yapılmış ip