Tom doesn't know how to treat his employees properly.
- Tom çalışanlarına düzgün bir şekilde nasıl davranacağını bilmiyor.
I require absolute loyalty of my employees.
- Tüm çalışanlarımdan mutlak sadakat istiyorum.
If you want your workers to be happy, you need to pay them a decent wage.
- Çalışanlarınızın mutlu olmasını istiyorsanız, onlara yeterli bir ücret ödemelisiniz.
I am an office worker.
- Ben bir ofis çalışanıyım.
The number of cars running in the city has increased.
- Şehirde çalışan arabaların sayısı arttı.
He's an advocate of barefoot running.
- O yalınayak çalışan bir avukat.
Working men drank hard apple cider.
- Çalışan erkekler sert elma şırası içtiler.
Tom currently has ten people working for him.
- Tom şu anda onun için çalışan on kişiye sahip.