yaralanma

listen to the pronunciation of yaralanma
Türkçe - İngilizce
injury

It's a very dangerous sport, where a slight mistake can lead to serious injury. - Bu hafif bir hatanın ciddi yaralanmalara yol açabileceği çok tehlikeli bir spor.

There are four main causes of alcohol-related death. Injury from car accidents or violence is one. Diseases like cirrhosis of the liver, cancer, heart and blood system diseases are the others. - Alkolle ilgili ölümün dört ana nedeni vardır. Araba kazalarından ya da şiddetten yaralanma biri, karaciğer sirozu, kanser, kalp ve kan sistemi gibi hastalıklar diğerleri.

laceration
packet
(Askeri) wound

My friend died from a wound. - Arkadaşım bir yaralanmadan dolayı öldü.

wounding
{i} pounding
to injury
yaralanmak
get hurt
Yaralanmak
get injured

I didn't want to get injured. - Yaralanmak istemedim.

yarala
gall
ciddi yaralanma
serious injury
yaralanmak
wounded
yaralanmak
be wounded
yaralanmak
be injured
yaralanmak
injured

I didn't want to get injured. - Yaralanmak istemedim.

yarala
{f} hurting

I didn't tell him the truth because I was afraid of hurting his feelings. - Ona gerçekleri söylemedim çünkü duygularını yaralamaktan korktum.

yarala
{f} injured

A number of tourists were injured in the accident. - Kazada çok sayıda turist yaralandı.

The toll from the accident was 5 persons dead and 100 persons injured. - Kaza bilançosu; 5 kişi öldü ve 100 kişi yaralandı idi.

yarala
injure

A number of tourists were injured in the accident. - Kazada çok sayıda turist yaralandı.

Ten people were slightly injured in the accident. - On kişi kazada hafif yaralandı.

yarala
{f} gashed
yarala
{f} hurt

Tom was hurt in a traffic accident. - Tom bir trafik kazasında yaralandı.

Jimmy was hurt in a traffic accident. - Jimmy bir trafik kazasında yaralandı.

yarala
{f} gash
yarala
{f} wound

Many Union soldiers were killed or wounded. - Birçok Birliki askeri öldürüldü veya yaralandı.

Many soldiers suffered terrible wounds in the battle. - Birçok asker savaşta kötü yaralardan acı çekti.

yaralanmak
fall
yaralanmak
bruise
hastalık ve muharebe dışı yaralanma
(Askeri) disease and nonbattle injury
kombine yaralanma
(Tıp) combined injury
muharebe dışı yaralanma
(Askeri) nonbattle injury
uyuşturucu kaynaklı hastalık veya yaralanma
(Askeri) incapacitating illness or injury
yarala
wounded

The soldier was wounded in the leg. - Asker bacağından yaralandı.

Thousands were killed or wounded. - Binlerce insan öldürüldü veya yaralandı

yaralanmak
to be wounded, be injured
yaralanmak
to be wounded, to be injured
Türkçe - Türkçe
Yaralanmak işi
yaralanmak
Gücenmek, incinmek, kırılmak
yaralanmak
Yaralama işi yapılmak: "Adamcağızın yaralanmamış tarafı kalmamış."- R. H. Karay
yaralanmak
Yaralamak işi yapılmak; bir yerinde yara açılmak, bir yeri yara olmak
yaralanmak
Gücenmek, incinmek, kırılmak: "Gururu yaralanan genç adam, duyduğu acı ile kendisini yeniden yaratmıştı."- Y. Z. Ortaç
yaralanma