- yarım teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- half The dictionary contains about half a million words. -Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor. 
 He began his meal by drinking half a glass of ale. -Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı. 
 
- half of a, half a: yarım elma half of an apple/half an apple. yarım ekmek half a loaf (of bread). yarım kilo half a kilo 
- half past noon, twelve-thirty 
- physically disabled (person) 
- hemi Tomorrow's total eclipse of the sun will be visible from the southern hemisphere. -Yarının toplam güneş tutulması, güney yarımküreden görünür olacaktır. 
 The United States is in the Northern Hemisphere. -Amerika Birleşik Devletleri Kuzey Yarım kürededir. 
 
- half past midnight, twelve-thirty 
- (a) half: İki yarım bir bütün eder. Two halves make a whole 
- half; unfinished, half-done 
- semi They sat in a semi-circle. -Onlar bir yarım daire içine oturdular. 
 The teacher asked the students to place their chairs in a semicircle. -Öğretmen öğrencilerin sandalyelerini yarım daire şeklinde yerleştirmelerini istedi. 
 
- incomplete, partial, halfway, unsatisfactory, make-shift: yarım iş job that's been poorly done. yarım oda poor thing to call a room/unsatisfactory room 
- mezzo 
- unfinished Tom doesn't like to leave anything unfinished. -Tom bir şeyi yarım kalmış bırakmayı sevmiyor. 
 I hate unfinished business. -Yarım kalmış işten nefret ederim. 
 
-  (Tıp) semis
-  (Bilgisayar) split
- halve You shouldn't do things by halves. -İşleri yarım bırakmamalısın. 
 Never do things by halves. -Hiçbir işi yarım yamalak yapma. 
 
- halves You shouldn't do things by halves. -İşleri yarım bırakmamalısın. 
 Never do things by halves. -Hiçbir işi yarım yamalak yapma. 
 
- moiety 
- halfway Don't do anything halfway. -Hiçbir şeyi yarım yamalak yapma. 
 They met each other halfway. -Onlar birbirleriyle yarım yamalak buluşurlar. 
 
- quasi 
- demi 
- yarım ton inceltilmiş ses
- sharp 
- yarım akıllı
- half witted 
- yarım günlük
- part time 
- yarım saat
- half an hour I have been waiting for almost half an hour. -Neredeyse yarım saattir bekliyorum. 
 Please wait half an hour. -Lütfen yarım saat bekle. 
 
- yarım ton ince olarak
- sharp 
- yarım yamalak
- sketchy 
- yarım bırakmak
- Leave something undone 
- yarım kalmak.
- to stay halfway 
- yarım olmak
- to half 
- yarım pansiyon
- HB 
- yarım yamalak
- sloppy Tom says I do sloppy work. -Tom yarım yamalak iş yaptığımı söylüyor. 
 Tom was accused of doing sloppy work. -Tom yarım yamalak işi yapmakla suçlandı. 
 
- yarım ağız/ağızla
- 1. half-hearted; reluctant. 2. half-heartedly; reluctantly 
- yarım ağızla
- half-heartedly 
- yarım ağızla yapılan
- tongue in cheek 
- yarım başağrısı
- sick headache 
- yarım başağrısı
- migraine 
- yarım başağrısı migraine affecting one side of
- the head 
- yarım boy
- half length 
- yarım burç
- bush half 
- yarım burç
- bushing half 
- yarım conta
- scarfjoint 
- yarım daire
- semicircle The teacher asked the students to draw their desks together into a semicircle. -Öğretmen öğrencilerin hep birlikte masalarını yarım daire şeklinde düzenlemelerini istedi. 
 The teacher asked the students to place their chairs in a semicircle. -Öğretmen öğrencilerin sandalyelerini yarım daire şeklinde yerleştirmelerini istedi. 
 
- yarım daire
- hemicycle, semicircle 
- yarım daire
- math . half circle, semicircle 
- yarım dairelik kemer
- round arch 
- yarım dairesel
- semicircular 
- yarım dalga
- half-wave 
- yarım doğru
- math . half line, half ray 
- yarım düzine
- half dozen 
- yarım düzine
- half a dozen I bought half a dozen eggs. -Yarım düzine yumurta aldım. 
 They each have half a dozen grandchildren, but Tom has more granddaughters, as Mary has only grandsons. -Onların her birinin yarım düzine torunları var ama Mary'nin sadece erkek torunları varken Tom'un daha fazla kız torunları var. 
 
- yarım düzine yumurta rica ediyorum
- I'd like a half dozen of eggs 
- yarım elma, gönül/hatır alma
- (Atasözü) A very small kindness can be enough to win someone's favor or affection 
- yarım elmanın yarısı o, yarısı bu
- (Konuşma Dili) They're as like as two peas in a pod 
- yarım felç
- hemiplegia 
- yarım felç
- paraplegia 
- yarım felçli
- paraplegic 
- yarım gün okuyup yarım gün çalışan çocuk
- half-timer 
- yarım gün çalışan kimse
- part timer 
- yarım günlük
- half time 
- yarım günlük tatil
- half-holiday 
- yarım halkalı yağmurcun
-  (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: yağmurkuşugiller,yağmurcunlar) [syn.: yarım halkalı yağmurcun, akça cılıbıt] Kentish plover
- yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder
- (Atasözü) If you take the advice of half-ignorant people, you'll suffer for it 
- yarım kabartma
- bas-relief 
- yarım kabartma
- bass relief 
- yarım kadrat
- (yazı) en 
- yarım kafiye
- assonant 
- yarım kafiyeli
- assonant 
- yarım kalan cinsel ilişki
- onanism 
- yarım kalmak
- mire down 
- yarım kalmak
- to be left half-finished, be left half-done 
- yarım kalmığ işler
- backlog 
- yarım kalmığ işler
- loose ends 
- yarım kalmış
- uncompleted 
- yarım kalmış
- unfinished I hate unfinished business. -Yarım kalmış işten nefret ederim. 
 Tom doesn't like to leave anything unfinished. -Tom bir şeyi yarım kalmış bırakmayı sevmiyor. 
 
- yarım kalmış işler
- backlog 
- yarım kalmış çalışma
- torso 
- yarım kapı
- wicket 
- yarım kesit
- half section 
- yarım kilo domates rica ediyorum
- I'd like a pound of tomatoes 
- yarım kilo domuz eti rica ediyorum
- I'd like a pound of pork chops 
- yarım kilo elma rica ediyorum
- I'd like a pound of apples 
- yarım kilo karışık çikolata rica ediyorum
- I would like one pound of assorted chocolates 
- yarım kilo muz rica ediyorum
- I'd like a pound of bananas 
- yarım kilo patates rica ediyorum
- I'd like a pound of potatoes 
- yarım kilo salam rica ediyorum
- I'd like a pound of salami 
- yarım kilo tavuk göğsü rica ediyorum
- I'd like a pound of chicken breasts 
- yarım kilo vişne rica ediyorum
- I'd like a pound of cherries 
- yarım kilo şeftali rica ediyorum
- I'd like a pound of peaches 
- yarım kiriş
- tail piece 
- yarım kompartıman
- coupe 
- yarım koni
- half cone 
- yarım kubbe
- concha 
- yarım kubbe
- (bina) apse 
- yarım maaş
- half-pay 
- yarım mısra
- hemistich 
- yarım nota
- minim 
- yarım pansiyon
- half-board 
- yarım pansiyon
- (yp) Hb 
- yarım pansiyon
- half pension 
- yarım pansiyon
- demi pension 
- yarım parça
- stump 
- yarım parça
- split 
- yarım peni
- halfpenny 
- yarım pençe
- half sole 
- yarım pençe vurmak
- to half-sole 
- yarım porsiyon
- 1. half portion. 2. slang small, pint-sized, shrimpy (person) 
- yarım porsiyon
- half portion 
- yarım pound
- half a pound 
- yarım saat half
- an hour, a half hour 
- yarım saatlik
- half hour 
- yarım saatte bir
- half-hourly 
- yarım ses aralığı
- semitone 
- yarım sütun
- half column, semicolumn 
- yarım ton
- halftone 
- yarım ton
- semitone 
- yarım tonlardan oluşan
- chromatic 
- yarım toplayıcı
- one-digit adder 
- yarım tuğla
- half header 
- yarım yamalak
- half-way 
- yarım yamalak
- glib 
- yarım yamalak
- poor, sorry, third-rate, two-bit, crummy 
- yarım yamalak
- loose 
- yarım yamalak
- slipshod 
- yarım yamalak
- a) perfunctory, slipshod b) incompletely, inadequately 
- yarım yamalak
- superficial 
- yarım yamalak
- perfunctory 
- yarım yamalak bilen kimse
- sciolist 
- yarım yamalak bilen kimse
- smatterer 
- yarım yamalak bilgi
- sciolism 
- yarım yamalak iş
- sloppy work 
- yarım yamalak tedbir
- half measure 
- yarım yamalak yapmak
- scamp 
- yarım yamalak yapmak
- fudge 
- yarım yatış
- half-roll 
- yarım yol
- half track 
- yarım yuvarlak
- half round 
- yarım çark hareketi
- (binicilik) caracole 
- yarım çember
- semicircle 
- yarım çıkarıcı
- one-digit subtracter 
- yarım şişe içecek
- split 
- beyin yarım yuvarı
- cerebral hemisphere 
- dingil başı yarım pimi
- swivel pin 
- enine yarım tuğla
-  (İnşaat) queen closer
- esnek yarım dingil
-  (Otomotiv) swing axle
- kuzey yarım küre
-  (Coğrafya) north hemisphere