volatile. teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- explosive
- patlayıcı
Güvenlik ekibi arabada patlayıcı kontrolü yaptı.
- The security team checked the car for explosives.
Onların patlayıcıları var.
- They have explosives.
- volatile
- (Mühendislik) uçucu
- changeable
- {s} değişken
Burada iklim değişkendir.
- The weather is changeable here.
Sonbahar havası değişkendir.
- Autumn weather is changeable.
- volatile
- değişken
Jeopolitik durum çok değişkendir.
- The geopolitical situation is very volatile.
Şöhretler gelip geçici. Sadakatler değişken. Yönetim ekipleri gittikçe elemanlarından daha kopuk.
- Reputations are volatile. Loyalties are fickle. Management teams are increasingly disconnected from their staff.
- volatile
- {s} geçici
Şöhretler gelip geçici. Sadakatler değişken. Yönetim ekipleri gittikçe elemanlarından daha kopuk.
- Reputations are volatile. Loyalties are fickle. Management teams are increasingly disconnected from their staff.
Durum son derece geçici.
- The situation is extremely volatile.
- explosive
- patlayarak
- explosive
- (Askeri) tahrip maddesi
- volatile
- (Tıp) volatil
- volatile
- uçan
- volatile
- hoppa
- volatile
- istikrarsız
Pazar çok istikrarsız.
- The market is very volatile.
- volatile
- gaza dönüşebilen
- volatile
- maymun iştahlı
- volatile
- (sıvı) uçucu
- explosive
- (Askeri) İNFİLAK MADDESİ, PATLAYICI MADDE, TAHRİP MADDESİ, TAHRİP CEPHANESİ: Hararet, sadme, sürtünme veya diğer bir tesire maruz kaldığı zaman, süratle kimyasal bir değişmeye tabi olarak, tamamen veya kısmen, eski durumdan çok daha hacimli ve müstekar gazlar meydana getiren madde. İnfilak maddeleri, kimyasal değişme hızına göre, (high explosive) ve (heavy explosive) olmak üzere ikiye ayrılır
- volatile
- kısa süreli
- volatile
- (Borsa) değişkenlik
- volatile
- {f} uçucu ol
- changeable
- {s} kararsız
- changeable
- {s} değişebilir
- changeable
- {s} dönek
- changeable
- {s} değiştirilebilir
- changeable
- {s} istikrarsız
- changeable
- (Tekstil) yanardöner, janjan
- changeable
- (Tıp) Bir kararda durmayan, değişebilir, değişken
- changeable
- {s} şanjanlı, yanardöner
- explosive
- infilak maddesi
- explosive
- high explosive yüksek patlamalı madde
- explosive
- (sıfat) patlayıcı, patlamaya ait, patlamaya hazır, çileden çıkaran, tartışmalı
- explosive
- {i} patlayıcı madde
Patlayıcı madde imha ünitesi patlamamış bombayı güvenli bir şekilde imha etti.
- The explosive ordnance disposal unit safely disposed of the unexploded bomb.
- volatile
- uçar
- volatile
- {s} buharlaşan
- volatile
- {s} patlamaya hazır (durum)
- volatile
- hafif meşrep
- volatile
- buharlaşabilen
- volatile
- {s} dönek
- volatile
- uçucu,v.uçucu ol: adj.oynak
- volatile
- {s} gelgeç
- volatile
- oynak
Onun, kız kardeşiyle çok oynak bir ilişkisi vardı.
- She had a very volatile relationship with her sister.
Şu anki jeopolitik durum çok oynaktır.
- The current geopolitical situation is very volatile.
- volatile
- {s} uçucu (madde)
- volatile
- {s} havai, değişken; istikrarsız; çabuk etkilenip aniden değişebilen
- volatile
- volatility buharlaşabilme
- volatile
- uçarı/uçucu
- volatile
- gaz haline gelir
- volatile
- {s} havai
- volatile
- (Tıp) Uçar, gaz haline gelir, çabucak tebahhur eder