Meg'in güzel bir yüzü var.
- Meg has a lovely face.
Çünkü sen tatlı ve güzel bir kızsın.
- Because you're a sweet and lovely girl.
Ne sevimli bir bahçe!
- What a lovely garden!
O, sevimli köpeğin kendine ait olmasını diledi.
- She wished the lovely dog belonged to her.
Ve yolun her adımında benim arkamda olan sevgili karım Kate'e teşekkür etmeliyim.
- And I must thank my lovely wife, Kate, who was behind me every step of the way.
Eğer para kazanmak için buradaysan, Amerika bulunmak için hoş bir yer.
- America is a lovely place to be, if you are here to earn money.
Siz çok hoş bir seyircisiniz.
- You're such a lovely audience.
Singapore bu resimde çok güzel görünüyor.
- Singapore looks very nice in this picture.
Çok güzel görünümlü bir el yazısı var.
- She has very nice-looking handwriting.
... Some are very nice. ...
... Mr. Weiner: Oh, very nice. ...