Pazar öğleden sonra yağmurlu bir günde kendileriyle ilgili ne yapacaklarını bilmeyen milyonlarca insan ölümsüzlük için can atıyorlar.
- Millions long for immortality who do not know what to do with themselves on a rainy Sunday afternoon.
Bu yıl haziran ayında çok yağmurlu günler yoktu.
- There were not many rainy days in June this year.
Oturduğun koltuktaki boya hâlâ ıslak.
- The paint on the seat on which you are sitting is still wet.
Zemin ıslak görünüyor.
- The ground seems wet.
Hava tahmini göre, yağışlı mevsim çok geçmeden başlayacak.
- According to the weather forecast, the rainy season will set in before long.
Tom Mary ile üç yıl önce yağışlı bir mevsim sırasında ilk kez karşılaştı.
- It was during the rainy season three years ago that Tom first met Mary.
Bu yağışlı havadan usandım.
- I'm fed up with this wet weather.
Bu yağışlı havadan bıktım.
- I am fed up with this wet weather.