veriyorlar

listen to the pronunciation of veriyorlar
Türkçe - İngilizce

veriyorlar teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

ver
give

Give me something to do. - Bana yapacak bir şey ver.

Give it to me, please. - Onu bana ver, lütfen.

ver
(Bilgisayar) export

Our negotiations to lower export taxes suffered a big setback. - İhracaat vergilerini düşürme müzakerelerimiz büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı..

The export of arms was not allowed. - Silah ihracatına izin verilmedi.

ver
(Bilgisayar) issue

One of the big issues in the campaign was taxes. - Kampanyadaki en büyük konulardan birisi vergiydi.

Thus, the ethical issue remains: Should cigarette makers be allowed to target global markets? - Bu yüzden, etik sorun devam ediyor: sigara üreticilerine hedef küresel pazarlara izin verilmeli mi?

ver
(Bilgisayar) export as
ver
{f} given

Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children. - Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.

Food and blankets were given to the refugees. - Yiyecekler ve battaniyeler mültecilere verildi.

ver
{f} rendering
ver
render

I cannot render a judgment on that. - Bu konuda bir karar veremiyorum.

ver
{f} giving

He responded by giving the OK gesture. - EVET işareti vererek yanıtladı.

Any man who can drive safely while kissing a pretty lady is simply not giving the kiss the attention it deserves. - Güzel bir bayanı öperken güvenle araba sürebilen bir sürücü sadece öpücüğe hakettiği ilgiyi vermiyordur.

ver
gave

My uncle gave me a present. - Amcam bana bir hediye verdi.

She gave him a clock. - O, ona bir saat verdi.

ver
{f} grant

Lincoln granted liberty to slaves. - Lincoln kölelere özgürlük verdi.

He'll be granted American citizenship. - Ona Amerikan vatandaşlığı verilecek.

ver
brought forth
ver
mete out
ver
favour with
ver
bestow

That's a real strongman, bestow upon him a goblet of wine! - Gerçek güçlü bir adam, ona bir kadeh şarap ver!

The college bestowed an honorary degree on him. - Üniversite ona fahri doktora unvanı verdi.

ver
bring forth
ver
granted

He'll be granted American citizenship. - Ona Amerikan vatandaşlığı verilecek.

I took it for granted that she would agree with me. - Bana katılmayacağına hiç ihtimal vermemiştim.

veriyor
gives

That store gives good service. - O mağaza iyi hizmet veriyor.

My father is my friend because he gives me a lot of toys. - Babam benim arkadaşım çünkü bana bir sürü oyuncak veriyor.

ver
seise
ver
favourwith
ver
reach

The people crowded round the injured man, but they made way for the doctor when he reached the scene of the accident. - İnsanlar yaralı adamın etrafına toplandılar fakat doktor olay yerine yaklaştığında ona yol verdiler.

She did not decide to be a singer until she reached the age of twenty. - O yirmi yaşına ulaşıncaya kadar bir şarkıcı olmaya karar vermedi.

ver
cede
Türkçe - Türkçe

veriyorlar teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

VER
(Osmanlı Dönemi) f. "Sahib, mâlik; anlamlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Dâniş-ver $ : Âlim. Suhan-ver $ : Edip, şâir
VER
(Osmanlı Dönemi) (-) f. "Sahib, mâlik; anlamlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Dâniş-ver Âlim. Suhan-ver Edip, şâir
İngilizce - Türkçe

veriyorlar teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

ver
(Bilgisayar) sürüm

Ben az önce bu MP3 çaların en son sürümünü satın aldım. - I just bought the latest version of this MP3 player.

Bu sözlük en son sürüm değil. - This dictionary isn't the most recent version.