vergnügen teriminin Almanca Türkçe sözlükte anlamı
- [das] sevinç, zevk, memnuniyet; eğlence, cümbüş
- (1) " - {fergnü: gın} s eğlence; zevk; sevinç, memnuniyet
- {fer'gnü: gın} de. eğlenmek
- eğlendirmek
- büyük zevk
- tenezzüh
- keyfe
- zevki
- zevktir
- keyifle
- eğlenti
- sich vergnügen
- eğlenmek,hayatın keyfini çıkartmak, umursamaz yaşamak, tembel yaşamak
- viel vergnügen
- çok eğlenceli
- sich vergnügen
- eğlenmek
- viel Vergnügen!
- iyi eğlenceler!
İlgili Terimler
vergnügen teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- delight
- {i} haz
- delight
- {i} sevinç
Elizabeth sevinçliydi.
-Elizabeth was delighted.
Benim için büyük sevinç, o birincilik ödülünü kazandı.
-To my great delight, he won the first prize.
- delight
- {f} hoşnut etmek
- delight
- {f} sevindirmek
- delight
- {i} sevinç veren şey
- delight
- {i} keyif
Erkek kardeşim pul koleksiyonundan büyük keyif alır.
-My brother takes great delight in his stamp collection.
Ben az önce keyifli bir haber aldım.
-I've just received some delightful news.
- delight
- güzel
- delight
- {f} zevk almak
- delight
- {f} hoşuna gitmek
- delight
- {f} hoşnut et
- delight
- zevk vermek
- delight
- memnun etmek
- delight
- zevk
Bir dağ zirvesinden güneş'in doğuşunu izlemek bir zevk.
-To see the sunrise from a mountaintop is a delight.
Senin mektubunu aldım ve onu zevkle okudum.
-I have received your letter and read it with delight.
- delight
- delightful hoş
- delight
- (fiil) hoşnut etmek, sevindirmek, hoşlanmak, hoşuna gitmek; zevk almak
- delight
- şirin
- delight
- {f} sevindirmek; sevinmek
İlgili Terimler
vergnügen teriminin Almanca İngilizce sözlükte anlamı
- joy
- delectableness
- craic
- treat
- sport
- delight
- pleasure
After pleasure comes pain.
-Nach dem Vergnügen kommt der Schmerz.
It was a pleasure to spend the evening with a smart, funny and beautiful girl like you.
-Es war ein Vergnügen, den Abend mit einem so klugen, lustigen und schönen Mädchen wie dir zu verbringen.
- Vergnügen an
- joy at
- Vergnügen bereitend
- pleasuring
- Vergnügen finden an
- to take delight in
- (großes) Vergnügen machen/bereiten
- to give (great) pleasure
- (nur) zum Vergnügen
- (just) for fun
- Das Leben besteht nicht nur aus Vergnügen.
- Life isn't all beer and skittles
- Erst die Arbeit, dann das Vergnügen.
- Business before pleasure
- Es ist ein Vergnügen, ihr zuzusehen.
- She's a delight to watch
- Es war ein teures Vergnügen.
- It was a costly affair
- Es war kein Vergnügen.
- It was no picnic
- Ich gönne ihm durchaus das Vergnügen.
- I don't (be)grudge him the pleasure at all
- Viel Vergnügen!
- Have fun!
- Viel Vergnügen!
- Have a good time!
- Wer Vergnügen schenkt, wird Freude erhalten.
- Who pleasure gives shall joy receive
- etw. aus Spaß am Vergnügen / aus (reiner) Abenteuerlust tun
- to do something (just) for kicks
- kulinarisches Vergnügen
- culinary delight
- mit Vergnügen
- with pleasure
I don't like to mix business with pleasure.
-Ich mag es nicht, Geschäft mit Vergnügen zu verbinden.
He did it with us all with pleasure.
-Er hat es mit Vergnügen mit uns gemacht.
- mit Vergnügen
- with joy
- mit sichtlichem Vergnügen
- with obvious pleasure
- sich mit etwas vergnügen
- to amuse oneself with something
- sich vergnügen
- to disport oneself
- sich vergnügen
- to amuse oneself
- sich vergnügen
- to enjoy oneself
- vor Vergnügen grinsen
- to grin with pleasure
- zum Vergnügen
- for pleasure