Tom has known Mary a long time.
- Tom uzun zamandır Mary'yi tanıyor.
This is what I've long wanted.
- Uzun zamandır istediğim budur.
This word has been in my notebook for a long time.
- Bu kelime uzun zamandır not defterimde.
I've been living here for a long time.
- Uzun zamandır burada yaşıyorum.
We've been waiting for this for ages.
- Uzun zamandır bunu bekliyoruz.
I haven't seen you for ages. Do you remember when I saw you last?
- Seni uzun zamandır görmedim. Seni en son ne zaman gördüğümü hatırlıyor musun?
It's been so long since I've been here.
- Çok uzun zamandır buradayım.
The well has long since dried up.
- Kuyu uzun zamandır kurudu.
I've been working here for yonks.
It's been ages since I saw you last.
- Seni son gördüğümden beri uzun zaman oldu.
I haven't heard that joke in ages.
- Uzun zamandır o espriyi duymadım.
A long time ago, there was a bridge here.
- Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
Without oxygen, all animals would have disappeared long ago.
- Oksijensiz bütün hayvanlar uzun zaman önce gözden kaybolurdu.
A long time ago, there was a bridge here.
- Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.
Tom hasn't written a letter in a long time.
- Tom uzun zamandır bir mektup yazmadı.