Tom merdivenlerden aşağıya koştu.
 - Tom ran down the stairs.
Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.
 - We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.
Tom merdivenlerden aşağıya koştu.
 - Tom ran down the stairs.
O, merdivenlerden aşağıya geliyordu.
 - She was coming down the stairs.
İkizler kızamıktan dolayı yatağa düştü.
 - The twins have come down with measles.
O, merdivenden düştü.
 - She fell down the ladder.
Tom caddenin aşağısına doğru yürüdü.
 - Tom walked down the street.
Tom Mary'nin nehrin aşağısına doğru sürüklenişini izlemekten başka bir şey yapamadı.
 - Tom could do nothing but watch Mary being swept down the river.
Oldukça yıkılmış görünüyorsun.
 - You look pretty down.
Yıkılmış bazı eski evler gördük.
 - We saw some old houses pulled down.
İyi hava sebzelerin fiyatını düşürdü.
 - The good weather sent the price of vegetables down.
Hava bu gece soğuyacak.
 - It will cool down tonight.