Tom ayak bileği burktu.
- Tom sprained his ankle.
O, ayak bileğini burktu.
- He twisted his ankle.
Tom'un ayak bileklerinde prangalar vardı.
- There were shackles around Tom's ankles.
Eğer zayıf ayak bilekleriniz varsa, onları seyahat etmeden önce güçlendirin.
- If you have weak ankles, strengthen them before traveling.
Burkulmuş bir ayak bileği onu bir ay yürümekten alıkoydu.
- A sprained ankle disabled him from walking for a month.
Ayakkabı atın toynağına düştü.
- The shoe fell off the horse's hoof.
İstasyondan okula yürümek yirmi dakika sürer.
- It takes twenty minutes to walk from the station to school.
Tren olmadığı için, tüm yolu yürümek zorunda kaldık.
- There being no train, we had to walk all the way.
... an American job Sep places where folks can walk into get ...
... and stand again walk again is working toward the day ...