Beş yabancı dil biliyor ama yemin etmek istediği zaman kendi ana dilinde konuşuyor.
 - She knows five languages, but when she wants to swear, she does so in her maternal language.
Tom, Mary'ye anlatmayacağıma yemin ettirdi.
 - Tom made me swear not to tell Mary.
Tom kesinlikle gerekli olduğunda yemin ettiğini söylüyor.
 - Tom says that he only swears when it is absolutely necessary.