Raporunu düzeltmek için zamanın yoktu.
- You didn't have time to proofread your report.
Raporumu düzeltmek için zamanım yoktu.
- I didn't have time to proofread my report.
Bu anlaşılır biçimde düzeltilmedi.
- This clearly hasn't been proofread.
Bunun bir düzelticiye ihtiyacı var.
- This needs a proofreader.
Onlar böyle bir kanıt bulmadılar.
- They found no such proof.
Bizim masumiyetinle ilgili belirli bir kanıtımız var.
- We have specific proof of your innocence.
Şimdiye kadar hiçbir delil bulunmadı.
- No proof was ever found.
Onun olduğunu inkar etmiyorum ama bir örnek delil sayılmaz.
- I'm not denying it happened, but one example can't be called proof.
Denememi düzeltmek için okuyorum.
- I'm proofreading my essay.
Denememi düzeltir misin?
- Could you proofread my essay?
Baştan çıkarmaya karşı dayanıklıdır.
- He is proof against temptation.
Ben düzeltme işini üstlendim.
- I took on the job of proofreading.
O benim yazımı düzeltti.
- He proofread my manuscript.